6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Kapsamında Mesafeli Satış Sözleşmelerinin Temel Özellikleri ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Mar 27, 2016

28 Mayıs 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (“Kanun”) kendisini takip eden yönetmeliklerin devamında yayımlanıp yürürlüğe girmesi ile birlikte herkesin gündelik hayatında sıklıkla tarafı olduğu tüketici işlemlerinde önemli değişiklik ve yenilikler getirmiştir. Mesafeli sözleşmelere ilişkin düzenlemeler son derece mutlak ve yeni kurallar barındırmakta olup gelişen teknoloji ve buna bağlı olarak toplumsal tüketimin oldukça artması ile birlikte bu kuralların neler olduğunun irdelenmesi büyük önem taşımaktadır.

1.Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

6502 sayılı Kanun’da genel hatlarıyla ele alınan “Mesafeli Sözleşmeler”, 27 Kasım 2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 27 Şubat 2015 yürürlük tarihli Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği (“Yönetmelik”) ile detaylı şekilde düzenlenmiş ve tüketicilere mal ya da hizmet sunan kişi ve kurumlara önemli yükümlülükler getirmiştir.

Yönetmelik, mesafeli sözleşmeleri, 

6502 sayılı Kanun’da genel hatlarıyla ele alınan “Mesafeli Sözleşmeler”, 27 Kasım 2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 27 Şubat 2015 yürürlük tarihli Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği (“Yönetmelik”) ile detaylı şekilde düzenlenmiş ve tüketicilere mal ya da hizmet sunan kişi ve kurumlara önemli yükümlülükler getirmiştir.

olarak tanımlamıştır.

Sözleşmenin uzaktan iletişim araçları ile kurulacak olması nedeniyle tüketicinin satın alacağı ürünü inceleme, söz konusu mal veya hizmeti piyasadaki benzerleriyle karşılaştırma imkanı bulunmamaktadır. Bu nedenle tüketicinin hukuki açıdan daha fazla korunması amacıyla bu şekilde kurulan mesafeli sözleşmeler için özel düzenlemeler getirilmiştir. Yönetmelik kapsamında mesafeli sözleşmelerde temel olarak dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda detaylı şekilde incelenmiştir.

2.Ön Bilgilendirme Yükümlülüğü

Tüketici, mesafeli sözleşmeyi ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce Yönetmelik’in 5. maddesinde yer verilen hususlarda bilgilendirilmelidir. Ön bilgilendirme yükümlülüğünün kapsamı genel olarak tüketicinin sözleşme konusu mal veya hizmetin temel nitelikleri, satıcı veya sağlayıcıya ilişkin genel bilgiler, cayma hakkının olduğu durumlarda, bu hakkın kullanılma şartları, ödeme, teslimat, ifaya ilişkin bilgiler vb. hususlar olarak belirlenmiştir.

Yönetmelik uyarınca; ön bilgilendirme formunda yer alan hususlar, sonradan kurulacak mesafeli sözleşmenin de ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bağlamda işbu hususlar, tüketiciye mal veya hizmet sağlayan taraf için bağlayıcı olacaktır. Olası bir uyuşmazlıkta ise ön bilgilendirme yapıldığına ilişkin ispat yükü tüketiciye mal veya hizmet sağlayan tarafa aittir.

Yönetmelik’in 6. maddesi, ön bilgilendirmenin yöntemini düzenlemiş olup yeni bir düzenleme olduğundan önem taşımaktadır. Söz konusu düzenlemeye göre;

*Bilgilendirme en az 12 punto büyüklüğünde olmalı,

*Açık, sade ve anlaşılabilir bir dilde yazılmalı,

*Yazılı olarak veya kalıcı veri saklayıcısı ile tüketiciye sunulmalı,

*Sözleşmenin internet yoluyla kurulması halinde, normal ön bilgilendirme yükümlülüğü saklı kalmak kaydıyla, sözleşme konusu mal/hizmetin temel nitelikleri, mal/hizmetin tüm vergiler dâhil toplam fiyatı ve cayma hakkına ilişkin bilgiler ayrıca ödeme yapılmasından hemen önce tüketiciye gösterilmeli,

*Herhangi bir gönderim kısıtlamasının uygulanıp uygulanmadığı ve hangi ödeme araçlarının kabul edildiği en geç sipariş verilmeden önce açık bir şekilde sunulmalıdır.

İlgili düzenlemenin 7. maddesi uyarınca; tüketiciye mal veya hizmet sağlayan taraf, tüketicinin yukarıda sayılı hususlar hakkında mevzuata uygun bilgilendirildiğini -kullanılan uzaktan iletişim aracına uygun olarak- teyit etmesini sağlamak zorundadır. Aksi halde sözleşme hiç kurulmamış sayılacaktır.

Yine sipariş onaylanmadan hemen önce, verilen siparişin ödeme yükümlülüğü anlamına geldiği hususunda tüketici açık ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirilmelidir. Aksi halde tüketici siparişi ile bağlı olmayacaktır.

3.Cayma Hakkı

Öncelikle belirtmek gerekir ki, 6502 sayılı Kanun ile tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkını kullanabileceği süre 7 günden 14 güne çıkarılmıştır.

Yukarıda açıklandığı üzere cayma hakkının mevcut olduğu durumlarda bu hakkın kulanım şartları, süresi, usulü vb. hususların ön bilgilendirme formunda yer alması gerekmektedir. Nitekim tüketici, cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirilmezse cayma hakkını kullanmak için 14 günlük süreyle bağlı olmayacaktır. Ancak bu süre her halde cayma süresinin bittiği tarihten itibaren bir yıl sonra sona erer. Eski kanun döneminde 3 ay olan cayma hakkı konusunda gerektiği şekilde bilgilendirmenin bir yıllık süre içinde yapılması halinde, on dört günlük cayma hakkı süresi, bu bilgilendirmenin gereği gibi yapıldığı günden itibaren işlemeye başlayacaktır.

Tüketici, cayma hakkını Yönetmelik ekinde yer alan cayma formunu doldurarak ya da cayma kararını açıkça içeren bir beyanı satıcı ya da sağlayıcıya yönelterek kullanabilecektir. Süresi içerisinde cayma hakkının kullanıldığının ispatı ise tüketicide olacaktır. Ancak internet sitesi üzerinden tüketicilere cayma hakkı kullanmaları için bir seçenek sunulmuş ise satıcı veya sağlayıcı tüketicinin cayma hakkını kullandığına ilişkin yazılı beyanının kendisine ulaştığına ilişkin teyit bilgisini tüketiciye derhal iletmek zorundadır.

Eskiden cayma hakkının ulaşmasından itibaren malın bedeli 10 gün içerisinde tüketiciye geri ödenirken Yönetmelik ile bu süre 14 gün olarak belirlenmiş ancak teslimat masraflarının da iade edileceği açık olarak belirtilmiştir. Geri ödeme, tüketiciye herhangi bir masraf veya yükümlülük getirmeden ve satış işleminde kullanılan araca uygun olarak tek seferde gerçekleştirilecektir.

Eski düzenlemede satıcı 20 gün içerisinde malı geri almakla yükümlü iken; artık tüketici, satıcıdan aksi yönde bir teklif gelmedikçe, cayma bildiriminden itibaren 10 gün içinde malı geri göndermek zorundadır. Bu noktada işbu kurala uymamanın neticeleri sayılmamıştır.

4.Mesafeli Sözleşmenin İfası ve Teslimat

Eski düzenlemeden farklı olarak Yönetmelik’te malın ifası için ek 10 günlük sürenin talep edilmesini sağlayacak bir madde bulunmamaktadır. Tüketiciye mal veya hizmet sağlayan taraf; mesafeli sözleşme uyarınca edimlerini en fazla 30 gün içerisinde yerine getirmek zorundadır. Söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde tüketici sözleşmeyi feshedebilecektir.

Sipariş konusu mal ya da hizmet ediminin yerine getirilmesinin imkânsızlaştığı hallerde satıcı veya sağlayıcının bu durumu öğrendiği tarihten itibaren üç gün içinde tüketiciye yazılı olarak veya kalıcı veri sağlayıcısı ile bildirmesi gerekmektedir. Eski Yönetmelik’te satıcı ve sağlayıcıya bu kapsamda bir bildirim yükümlülüğü yüklenmekle beraber bu bildirim için belirli bir süre öngörülmemekteydi. Böyle bir durumda varsa teslimat masrafları da dâhil olmak üzere tahsil edilen tüm ödemeler 14 gün içerisinde kanuni faizi ile birlikte tüketiciye iade edilmelidir.

Malda teslimat aşamasında meydana gelecek zarara kimin katlanacağı da Yönetmelik kapsamında düzenlenen yeni bir husus olup genel hukuk kuralları ile paralel olarak malın teslimine kadar oluşan kayıp ve hasardan satıcı, malın satıcının belirlediği taşıyıcı dışında başka bir taşıyıcı tarafından taşınması halinde ise taşıyıcıya tesliminden itibaren oluşabilecek kayıp ya da hasardan tüketici sorumlu olacaktır.

Sonuç olarak;

Günümüz teknolojik gelişmeleri ve buna bağlı olarak da tüketimin artması, ticaret hayatını hızlandırmış ve mal ve hizmet satışını sanal ortama taşımıştır. Bu süreçte ilişkideki güçsüz taraf olan tüketicinin korunması gerekliliği mesafeli sözleşmelere ilişkin hükümlerin eski düzenlemeye kıyasla daha ayrıntılı ele alınması sonucunu doğurmuştur. Mesafeli satışlarda, taraflar arasındaki hukukî ilişkiye müdahale edilerek oldukça katı kurallar getirilmiştir. Bu doğrultuda, yukarıda da incelemiş olduğumuz düzenlemeler çerçevesinde satıcı ve sağlayıcılara önemli görevler düşmektedir.

Av. Esin Erenses

27.03.2016