Borçlar Hukukunda ve İş Hukukunda İbra Sözleşmesi

Oct 05, 2017

Borçlar Hukukunda İbra ve İbra Sözleşmesi’nin şartları ve sonuçları aşağıda irdelenmiştir.

1. Borçlar Hukuku’nda İbra Kavramı

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 132. Maddesi uyarınca ibra kavramı şu şekilde tanımlanmaktadır;

“MADDE 132- Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.”

İbra, borcu sona erdiren hallerden biri olup, bir edimi yerine getirme yükümlülüğünü hukuken ortadan kaldırır. Bununla birlikte, borçlunun borcunu ortadan kaldırdığı gibi alacaklının alacak hakkını da sonra erdirir.

2. İbraname ve Ceza Koşulu

İbraname, 6098 Sayılı TBK uyarınca yalnızca 132. Maddesinde yer almamakla birlikte Türk Borçlar Kanunu’nun 420. Maddesi’nde de ibra düzenlenmiştir.

“MADDE 420- Ceza Koşulu ve İbra

(1) Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.

(2) İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.

(3) Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.

(4) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.”

denmektedir.

Buna göre bir ibranamenin geçerli olabilmesi için gerekli olan şartlar aşağıdaki gibidir;

●İbra sözleşmesinin yazılı olması,

●İbra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,

●İbra konusu alacağın türünün (ücret, fazla çalışma ücreti, kullanılmayan yıllık izin ücreti, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi) ve miktarının açıkça belirtilmesi,

●Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığı ile yapılması şarttır.

Bu bağlamda, yukarıda bahsi geçen şartları taşımayan ibraname sözleşmeleri veya ibranameler kesin olarak hükümsüz olacaktır.

3. İş İlişkisi Devam Ederken Düzenlenen İbra Sözleşmeleri ve Bir Aylık Süre

İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibranameler Yargıtay İçtihatları çerçevesinde geçersiz sayılmaktadır.

İşçi ile işveren arasında iş ilişkisi devam ettiği takdirde, işveren tarafından işçinin yönlendirilebilecek olması sebebi ile düzenlenen ibranameler geçersiz sayılmaktadır. Bu sebep ile, iş ilişkisinin sona ermesi ile düzenlenen ibraname geçerli konumdadır.

İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumda olup, iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması da bu yöndedir.

“Dairemizin kökleşmiş içtihatları çerçevesinde, iş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.” (T.C. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2017/6566 E. 2017/6234 K. 27.03.2017)

6098 Sayılı TBK uyarınca 420. Maddesi’ne ibraname tarihi ile sözleşmenin sona ermesi arasında 1 aylık süre bulunduğu belirtilmiştir.

“(2) İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,” gerekmektedir.

İbra tarihi itibariyle, işçi ile işveren arasındaki hizmet sözleşmesinin sona ermesinden başlayarak minimum 1 aylık sürenin geçmesi gerektiği ve bu şartın uygulanılması gerektiği belirtilmiştir. Söz konusu zorunlu şartın yerine getirilmemesi durumunda geçerli bir ibranameden söz edilemez. Bununla birlikte, geçerli ve haklı neden iddialarına dayanan fesihlerde dahi ibraname düzenlenmesi için feshi izleyen bir aylık sürenin beklenmesi gerekir. Bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanıyla ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesihle muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti vb. gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süreyle ertelenmiş değildir. İşbu sebeple, söz konusu alacaklar muaccel hale gelmekle birlikte alacakların tahsili işverenden talep edilebilecektir.

5. Sonuç

Yukarıdaki izahatlarımız doğrultusunda, Borçlar ve İş Hukuku’nu kapsayan ibranın geçerli olabilmesi için; ibranın yazılı düzenlenmiş olması, ibra tarihi ile sözleşmenin sona ermesi arasında 1 aylık sürenin bulunması, ibra konusu alacağın türü ve miktarının belirtilmiş olması, ödemenin noksansız ve banka aracılığı ile yapılması gerekmektedir. Söz konusu şartların gerçekleşmemiş olması halinde, ibranamenin geçersiz olacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte, ibraname halen devam etmekte olan bir sözleşmenin varlığında hüküm doğuramaz. Alacaklı – Borçlu veya İşçi – İşveren arasındaki sözleşmenin sona ermesi gerekmekte ve ibra tarihi ile sözleşmenin sona erme tarihi arasında 1 aylık sürenin bulunması zorunlu şattır. Yargıtay İçtihatları uyarınca da belirtildiği gibi, halen devam etmekte olan bir sözleşme mevcut ise ibraname düzenlense dahi geçersizdir. İşbu sebep ile, yukarıda belirtilen bilgiler dahilinde ve Kanun, Mevzuat ve Yargıtay İçtihatları kapsamında hareket edilmesi gerekmektedir.

Stj.Av. Dilara Nihal Tunç