Kişilik Haklarının İhlali Sebebiyle Erişimin Engellenmesi Usulü

Sep 11, 2017

Kişilik haklarını ihlal eden yayınlar farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyor. İnternetin günlük hayatımızın her alanında kullanılmasıyla birlikte internet ortamında yapılan yayınlarda da kişilik haklarının ihlal edilmesi sıklıkla gündeme gelmektedir. Bu sebeple, internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usuller 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” ile düzenlenmiştir.

Bahse konu Kanunun 9. Maddesinde kişilik haklarının ihlali sebebiyle içeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi düzenlenmiştir. Bu maddenin 1. Fıkrası aynen “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.” Hükmüne haizdir. Bu maddeden anlaşılacağı üzere, internet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler için başvurulabilecek iki farklı hukuki yol bulunmaktadır. Bunlardan ilki, kişilik hakları ihlal edilen kişinin içerik sağlayıcısına, buna ulaşılamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını istemektir. Bir diğer hukuki yol ise, internet ortamında yapılan yayın ile kişilik hakları ihlal edilen kişinin sulh ceza hâkimine başvuruda bulunarak internet ortamındaki içeriğe erişimin engellenmesini talep etmektir. 5651 sayılı kanun bu konuya ilişkin özel bir kanun olduğundan görev yönünden içerdiği düzenleme ile kanunda belirtilen hukuki yollarda Sulh Ceza Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2012/6581 E. – 2012/10331 K. Sayılı kararında,

“Davacı, internet sitesindeki yayın nedeniyle kişilik haklarının zarara uğradığını belirterek, sitedeki yayının tedbir yoluyla içerikten çıkarılmasını ve uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. 5651 sayılı yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle uygulanacağı da hukukun genel kuralıdır. Kaldı ki özel yasa somut olaya ilişkin görev yönünden mahsus bir düzenleme de içermektedir. Şu halde, 5651 sayılı yasadaki özel düzenleme gözetildiğinde bu konuda görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”

Yetkili mahkeme ise talep edenin yerleşim yerinin bulunduğu yer Sulh Ceza Hakimliği yetkilidir. Her ne kadar 5651 sayılı kanunda yetkili mahkeme açıkça belirtilmemişse de Yargıtay kararları ile bu hususa açıklık getirilmiştir.

Nitekim, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 2015/6847 E. – 2015/12839 K. Sayılı kararında aynen;

“Dava; erişimin engellenmesi isteminde yetkili mahkemenin belirlenmesi istemine ilişkindir. Silivri cezaevinde bulunan talepte bulunanın yerleşim yeri Ankara'dır. Silivri sulh ceza hakimliği yerleşim yeri mahkemesinin görevli olduğundan görevsizlik kararı vermiş, Ankara sulh ceza hakimliği de Silivri sulh ceza hakimliğinin görevli olduğundan görevsizlik kararı vermiştir. Ankara sulh ceza hakimliği kararının kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesi gerekmiştir.”

Sulh Ceza hâkimi bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. 24 saat içinde karar verme yükümlülüğünün “adil yargılanma hakkı” ile bağdaşmayacağı yönünde görüşler bulunmaktadır. Keza Prof. Dr. Kemal Gözler’in; bir mahkemeye 24 saat içinde karar verme yükümlülüğü getirilmesi genel yargılama usûlünde olağan bir şey olmadığına, bir hukuk hâkimi iddia konusu ispatlanıncaya; bir ceza hâkimi maddî hakikate ulaşıncaya kadar yargılama yapacağına, hakim için böyle bir karar verme süresinin ve üstelik 24 saat gibi fevkalade kısa bir karar verme süresinin getirilmesi olağan bir şey olmadığına dair görüşleri mevcuttur.

Bu karara karşı sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir. Hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir. Hâkimin bu madde kapsamında verdiği erişimin engellenmesi kararları doğrudan Erişim Sağlayıcıları Birliği’ne gönderilir. Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.

Sonuç olarak;

“İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 9. Maddesindeki kişilik haklarının ihlali sebebiyle erişimin engellenmesi düzenlemesi ile internet ortamındaki içeriklerin yayılma hızına karşılık kişilik haklarını ihlal eder nitelikteki içeriklere erişimin basit ve süratli bir şekilde engellemesini sağlanmaktadır.

Av. Burcu Ulusoy