Marka İhlali Halinde Açılabilecek Davalar

May 12, 2015

556 Sayılı Markaların Korunması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin (“556 Sayılı KHK”) “Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Filler” başlıklı 61. maddesinde marka hakkına tecavüz halleri düzenlemekte ve marka hakkının ihlali durumunda marka sahibinin ileri sürebileceği talepler ise 556 Sayılı KHK’nın 62. maddesinde gösterilmektedir.

Öncelikle 556 Sayılı KHK’nın 9. maddesinde, marka sahibinin, markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının önlenmesini talep edebileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

556 Sayılı KHK'nın 61. maddesinde ise; marka sahibinin izni olmaksızın, (i) markayı 9. maddede belirtilen biçimlerde kullanmanın, (ii) markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmenin ve (iii) markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmanın veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmanın marka hakkına tecavüz sayılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır.

Bu durumda marka sahibi, marka hakkına tecavüz söz konusu olması halinde 556 Sayılı KHK'nın 62. maddesi gereğince;

a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasını,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazminini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulmasını ve şartları varsa imhasını,
d) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak kamuya yayın yoluyla duyurulmasını

talep edebilecektir.

Söz konusu davalarda, marka ihlali teşkil eden eylemlere son verilmesi ile birlikte zararın tazmininin de talep edilmesi söz konusu olduğundan zararın tespit edilmesi önem taşımaktadır.

Yargıtay emsal kararlarında, haksız rekabet nedeni ile davacının uğradığı zararın saptanmasındaki güçlük nedeni ile haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen yararın karşılığına da hükmedilebileceği ve davacının ticari itibarı da etkilendiğinden eylemin haksızlığı ve niteliğine göre haksız rekabete maruz kalan yararına manevi tazminatın da hüküm altına alınması gerektiği ifade edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27.03.2006 tarih ve E. 2005/3373, K. 2006/3143)

556 Sayılı KHK'nin 66. maddesinde de, marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsayacağı belirtilmiş ve yoksun kalınan kazancın maddede belirtilen usullerden birinin seçilerek hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.

Buna göre yoksun kalınan kazanç,

a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,

b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,

c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre hesaplanacak olup Yargıtay kararlarında, söz konusu hesaplama yapılırken, özellikle markanın ekonomik değeri ve tecavüz edildiği andaki geçerlilik süresi, tecavüz süresi sırasında markaya dair lisansların sayısı, çeşidi gibi etkenlerin yanında mütecaviz işletmenin kapasitesi, ekonomik değeri, iştigal alanı gibi etkenlerin de dikkate alınarak hakkaniyete uygun bir lisans bedelinin belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 07.05.2014 tarih ve E. 2014/917, K. 2014/8693)

556 Sayılı KHK’nın 71. maddesi gereğince ilgili hukuk davalarında, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleri ve 63. madde gereğince yetkili mahkeme de, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir. Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, zamanaşımı süresi için, Borçlar Kanunu'nun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanacağı belirtilmiştir.

Av. Özge Özçelebi
12.05.2015