Seçimlik haklar; ayıplı mal veya hizmet karşısında tüketicinin mağduriyetinin önüne geçmek adına sahip olduğu, yenilik doğurucu niteliği haiz haklardır. Yürürlükteki düzenleme çerçevesinde “yenilik doğuran hak” niteliğindeki seçim hakkının, satıcının muvafakatine ve mahkeme kararına gerek olmadan alıcının tek taraflı ve karşı tarafa varması ile sonuç doğuran irade açıklamasıyla kullanılabileceği hususu tereddütsüz kabul edilebilecektir. (Cevdet Yavuz, Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, Beta Yayınevi, On ikinci Baskı, s 81)
Satın almış olduğu malda mevcut ayıba ilişkin maddi şartlar gerçekleşmiş ve gerekli şekil şartlarını yerine getirmiş olan tüketiciye, satıcıya karşı tefekkül hükümlerini yürütebilmesi için uğranılan zararların giderilmesi kapsamında haklar tanınmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 227/I hükmünde alıcının sahip olduğu seçimlik haklar şu şekilde sıralanmıştır:
1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme,
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Keza 6502 sayılı Tüketicin Korunması Hakkında Kanun (“TKHK”) ile de tüketiciye, aralarından biri seçilmek üzere dört hak tanınmaktadır. Tüketici bu haklardan birini tercih etmekte serbesttir. Satıcı ise tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak kural olarak, bu seçimlik haklardan birini kullanan tüketici, sonradan bundan dönerek diğer seçimlik haklardan birini kullanamayacaktır. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 18.6.2012 tarih ve 2012/9616 E. 2012/15676 K. sayılı kararında da aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur;
“…Açıklanan bu kanun ve yönetmelik hükümleri ışığında davaya konu olay değerlendirildiğinde; davacının oluşan hasar sebebiyle seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığı ve hasarın tamamen giderildiği anlaşıldığından, sözleşmeden dönerek artık bedelin iadesini isteyemez. Hal böyle olunca davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”
Kararda seçimlik hakkını kullanan tüketicinin yasal şartlar oluşmadan bu hakkından dönemeyeceği açık bir şekilde belirtilmiştir.
6502 sayılı yasanın 11. Maddesinin 3. Fıkrasında “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir.” Denilmek suretiyle “Seçimlik Hakların Kullanımından Dönülemeyeceği” şeklindeki ana ilkeye istisna getirilmiştir. Bu hükümle onarımın satıcı için güç olduğu durumlar ile malın ayıpsız mislinin bulunmasının imkansız olduğu durumlarda tüketiciye ücretsiz onarım veya ayıpsız misliyle değiştirme seçimlik haklarından koşulsuz geri dönme hakkı tanınmıştır.
Hakkaniyet gereği, alıcının seçimlik hakkını kullanması bazı sınırlamalara tabi tutulmuştur. Söz konusu sınırlamalar, TBK madde 227 f. 3, f. 4, f. 5’te ele alınmıştır. Fıkra 3’te madde metninde “Satıcı, alıcıya aynı malın ayıpsız bir benzerini hemen vererek ve uğradığı zararın tamamını gidererek seçimlik haklarını kullanmasını önleyebilir.” denilmekle satıcının ayıptan ari bir satılan teklif etmekle alıcının seçimlik hakkını kullanmasını engelleme imkânına işaret edilmiştir. Ayrıca TBK madde 227 fıkra 4’te ifade edildiği üzere somut olayın özellikleri alıcının seçtiği sözleşmeden dönme yolunu haklı göstermiyorsa, hakim takdir yetkisini kullanarak satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilecektir. Bir diğer sınırlandırmayı ele alan TBK madde 227’nin son fıkrasına göre ise “Satılanın değerindeki eksiklik satış bedeline çok yakın ise alıcı, ancak sözleşmeden dönme veya satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme haklarından birini kullanabilir.”
Mülga 4077 sayılı Mülga yasanın ‘’Ayıplı mal’’ başlıklı 4. maddesi ile 6502 sayılı yasanın ‘‘Tüketicinin Seçimlik Hakları’’ başlıklı 11. maddesi karşılaştırıldığında; madde 11 1/c ve ç’de yer verilen “Aşırı Bir Masraf Gerektirmediği Takdirde” ve “İmkân Varsa” kriterleri ile seçimlik hakların kullanılmasında olumsuz sınırlamalar getirildiği dikkat çekmektedir. Yeni kanunun bu düzenlemesi Yargıtay kararlarıyla ortaya çıkan seçimlik hakların kullanılmasında Medeni Kanun madde 2 uyarınca hareket edilmesi gerektiği yönündeki ilke kararlarının kanuna yansımasıdır. Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 22.1.2014 tarih ve 2013/24358 E. 2014/1509 K. Sayılı kararında aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir;
“Tüketici ayıp durumunda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır.
Ayıbın niteliği gözetildiğinde, davacının seçimlik haklarından aracın misliyle değiştirilmesi veya bedel iadesi hakkını kullanmasının iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı, tarafların hak ve menfaatleri değerlendirilerek aşırı bir dengesizliğe neden olup olmayacağı, araçtaki ayıp nedeniyle seçimlik haklardan olan “bedel indirimi” uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekir.”
4077 sayılı Mülga TKHK’daki tüketicinin seçimlik haklarını kullanabilmesi bakımından getirilen ayıbın belli bir süre içinde satıcıya bildirimi (otuz gün) yükümlülüğüne yer verilmemiştir. Malın teslimi ya da hizmetin ifa edilmesinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların teslim anında var olduğu karine olarak kabul edilerek tüketici lehine ispat kolaylığı getirilmiştir. Yeni yasada seçimlik hakların kullanılabilmesi bakımından ayıbı bildirim zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu husus ise gerekçede; “Ayıp gerçekleştiğinde tüketici seçimlik haklarını kullanmak için her halükarda satıcıya müracaat edecektir. Ayrıca ayıbı bildirim zorunluluğu anlamsız kalmaktadır.” şeklinde açıklanmaktadır. Böylece, yasada düzenlenen zamanaşımı süreleri içinde ayıp ortaya çıktığında tüketici makul bir süre içinde seçimlik haklarını ileri sürebilecektir. (İstanbul Barosu Dergisi Cilt 88 Yıl: 2014 Özel Sayı: 1 s 149)
Stj. Av. Hazel Berber
30.10.2015