5846 Sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu Kapsamında Veritabanlarının Eser Niteliği

Mar 26, 2024
  1. Giriş

5846 Sayılı Fikir Ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK” veya “Kanun”) veritabanlarının korunmasına ilişkin olarak eser koruması ve sui generis koruma olarak iki farklı ayrıma gitmiştir. Veritabanlarının eser koruması FSEK m. 6/1.11 hükmü ile düzenlenmekte iken sui generis koruma ise FSEK ek m. 8 ile düzenlenmektedir. Eser korumasına tabi veritabanları doktrinde orijinal veritabanı olarak, sui generis korumaya tabi veritabanları ise sui generis veri tabanı olarak tanımlanmaktadır.

İşbu makalemizde FSEK’te yer alan bu düzenlemeler doğrultusunda veritabanlarının hangi şartlar altında eser olarak nitelendirileceği hususu ele alınacaktır.

  1. Eser Kavramı ve Orijinal Veritabanları

FSEK kapsamında eser, sahibinin hususiyetini taşıyan her nevi fikir ve sanat ürünleri olarak tanımlanmaktadır. Bir ürünün eser olarak tanımlanabilmesi için somut ve tanınabilir olması, herkes tarafından ortaya çıkarılamayacak şekilde sahibinin hususiyetini taşıması ve FSEK’te sayılan eser türlerine dâhil olması gerekmektedir.

FSEK’te sayılan eser türleri ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri ve işlenmeler ile derlemelerden oluşmaktadır. Makalemizin konusunu oluşturan veritabanları, işlenmeler ve derlemeler kapsamına girmekte olduğundan yalnızca işlenmeler ve derlemeler maddesi uyarınca eser kapsamının unsurlarına detaylı olarak yer verilecektir.

Kanun’un “İşlenmeler ve Derlemeler” başlıklı m. 6 hükmü kapsamında diğer eserlerden istifade edilerek ortaya konulan ve diğer eserleri işleyenin hususiyetini ortaya koyacak derecede ayırt edici eserlerin “işlenme” olarak tanımlanacağı düzenlenmiştir. İlgili maddenin 1. Fıkrasının 11. bendinde yer alan;

 “Belli bir maksada göre ve hususi bir plan dâhilinde verilerin ve materyallerin seçilip derlenmesi sonucu ortaya çıkan ve bir araç ile okunabilir veya diğer biçimdeki veri tabanları”

hükmü ile veritabanlarının işlenme olarak kabul edileceği düzenlenmiştir.

Yine aynı maddenin 2. Fıkrasında ise;

“İstifade edilen eserin sahibinin haklarına zarar getirmemek şartıyla oluşturulan ve İşleyenin hususiyetini taşıyan işlenmeler, bu kanuna göre eser sayılır.”

düzenlemesi ile işleyenin hususiyetini ortaya koyacak derecede ayırt edici işlenmelerin eser olarak kabul edileceği hüküm altına alınmıştır.

Bunun sonucu olarak Kanun’da, ilim ve edebiyat eserleri, musiki eserleri, güzel sanat eserleri, sinema eserleri kullanılarak oluşturulmuş olan ve oluşturan kişinin şahsi özelliklerini, yaratıcılığını taşıyan, ayırt edici niteliğe sahip olan veritabanlarının bir işlenme olarak kabul edileceği, veritabanının kaynağını oluşturan eserler üzerindeki eser sahiplerinin hakları korunmak kaydı ile, işlenme niteliğini haiz veritabanlarının eser olarak kabul edileceği düzenlenmiştir. İlgili madde hükümleri kapsamına giren veritabanları doktrinde orijinal veritabanı olarak adlandırılmaktadır[1]. Bu kapsamda orijinal veritabanları, eser niteliğini haiz olduğundan FSEK kapsamında eserlerin sahip olduğu tüm korumalardan yararlanabilecektir.

  1. Sui Generis Veri Tabanları

2004 yılında Kanun’a eklenen ek m. 8 ile sui generis veri tabanları düzenlenmiş ve bu sayede Avrupa Birliği’nin 96/9 sayılı Veri Tabanları Direktifi ile paralel bir düzenleme getirilmiştir. Ek m. 8 hükmü aşağıdaki şekildedir:

“Bir veri tabanının içeriğinin oluşturulmasına, doğrulanmasına veya sunumuna nitelik ve nicelik açısından esaslı bir nispet dâhilinde yatırım yapan veri tabanı yapımcısı, ayrıca, veri tabanının içeriğinin önemli bir kısmının veya tamamının;

a) Herhangi bir araç ile herhangi bir şekilde sürekli veya geçici olarak başka bir ortama aktarılması,

b) Herhangi bir yolla dağıtılması, satılması, kiralanması veya topluma iletilmesi,

Hususlarında bu Kanunda sayılan istisnalar ile kamu güvenliği, idarî ve yargı işlemlerinin gerektirdiği istisnalar dışında izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir.

Veri tabanı yapımcısına sağlanan koruma aleniyet tarihinden itibaren onbeş yıldır.

Veri tabanının içeriğinde esaslı bir değişiklik meydana getiren ve yeni bir yatırım gerektiren, nitelik ve nicelik açısından yapılan her türlü ekleme, çıkarma veya değişiklik sonucu bu yeni yatırımdan doğan veri tabanı kendi koruma koşullarına hak kazanır.”

İlgili madde uyarınca sui generis veritabanının varlığı iki şarta bağlanmıştır. Bunlardan ilki esaslı yatırım şartı, ikincisi ise içeriğin oluşturulmasına, doğrulanmasına veya sunumuna ilişkin şarttır. 

Esaslı yatırım şartının kapsamı yalnızca parasal olarak değerlendirilmemektedir. Veritabanlarının oluşturulması, doğrulanması veya sunumu sırasında harcanan iş gücü, emek veya tüm bunlar için harcanan ciddi zamanlar, esaslı yatırım unsurlarını oluşturmaktadır[2].

İçeriğin oluşturulmasına, doğrulanmasına veya sunumuna ilişkin şart ise kanunda açıkça tanımlanmamakla birlikte doktrin uyarınca şekillenmiştir. İçeriğin oluşturulması kapsamında anlaşılması gereken, veritabanını oluşturan her bir verinin ortaya getirilmesi değil, hâlihazırda var olan eserlerin belirli bir plan dâhilinde ve birbirleriyle uyumlu olacak bir düzende bir araya getirilmesi, derlenmesidir. Bu kapsamda yukarıda belirtilmiş olan esaslı yatırım unsuru ise, içeriğin oluşturulması sürecinde kullanılan kaynaklara bağlı olarak değerlendirilmektedir. Bir başka ifadeyle, bir veritabanının içeriğinin oluşturulması için ne kadar fazla kaynak tarandıysa ve bu doğrultuda ne kadar fazla iş gücü, parasal kaynak ve zaman harcanmışsa o veritabanı için yapılmış olan yatırım, bu ölçüde esaslı yatırım olarak kabul edilecektir.

İçeriğin doğrulanması süreci ise veritabanını oluşturan her bir verinin doğruluğunun, belirli bir plan dâhilinde birbiriyle uygunluğunun ve bunun sonucunda veritabanının güvenilirliğinin test edilmesi olarak anlaşılmalıdır. İçeriğin oluşturulmasında esaslı yatırım ile paralel şekilde içeriğin doğrulanması sürecinde harcanan iş gücü, parasal kaynak ve zaman da yapılan yatırımın esaslılık unsurunu etkilemektedir.

Son olarak içeriğin sunulmasına ilişkin şart Kanun’da, içeriğin oluşturulması ve doğrulanması süreçlerinin sona ermesi akabinde veritabanının belli bir maksada göre ve hususi bir plan dâhilinde düzenlenmesini ifade etmektedir. Bu kapsamda veritabanının içeriğinin sunulması, oluşturulma amacına ilişkin olarak paylaşılması olarak anlaşılmalıdır.

Tüm bu şartların bir arada karşılanması durumunda ortada sui generis bir veritabanından söz edilecektir. Sui generis veri tabanlarının FSEK kapsamında sahip olduğu koruma, eser korumasına nazaran sınırlı bir koruma olarak değerlendirilmektedir. Nitekim sui generis koruma veritabanlarının herhangi bir şekilde sürekli veya geçici olarak başka bir ortama aktarılmasına veya dağıtılmasına, satılmasına, kiralanmasına veya topluma iletilmesine ilişkin veritabanı sahibine sınırlı bir yetki tanınmıştır. Sui generis veritabanı koruması karşısında hakkı ihlal edilen veritabanı sahibi yalnızca, FSEK Ek m. 8/4. uyarınca cezai takibat yapabilecektir.

  1. Sonuç

Sonuç olarak FSEK kapsamında veritabanlarına ilişkin ikili bir ayrıma gidilmiş, orijinal veritabanı ve sui generis veritabanı olmak üzere iki ayrı madde hükmü ile düzenleme yapılmıştır. Orijinal veritabanları eser olarak kabul edilmekte ve Kanun’un eserler için düzenlemiş olduğu kapsamlı korumalardan yararlanmakta iken sui generis veritabanları ise eser kapsamına dâhil edilmemekte ve eser korumasına oranla çok sınırlı bir korumadan yararlanabilmektedir. Sui generis veritabanlarında korunan unsur veritabanının kendisi değil, veritabanı için harcanan esaslı yatırımlardır.

Özay Hukuk Bürosu,
Av. Beyza Nur Arlı


[1] Ateş, Mustafa: Veri Tabanlarının Hukukî Koruması, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 55, S. 1, 2006, Ankara, syf. 55.

[2] Ateş, s. 47.