03.02.2021 tarihli ve 31384 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7263 sayılı “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kapsamında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu (“6750 Sayılı Kanun”) kapsamında yapılan düzenlemeler bilgi notumuzda ele alınmakta olup konu hakkındaki değerlendirmelerimiz aşağıda bilgilerinize sunulmaktadır.
1. TTK Kapsamında Yapılan Düzenlemeler
TTK’nın 40. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklik ile, gerçek kişi tacirler ile tüzel kişi tacirlerin imza yetkililerinin imzalarının, kamu kurum ve kuruluşlarınca tutulan verilerinden elektronik ortamda temin edilerek merkezi ortak veri tabanındaki sicil dosyasına kaydedileceği öngörülmüştür. Ortak veri tabanlarında imza kaydı bulunmayan imza yetkililerinin ise ticaret sicil müdürlüğü önünde imza beyanı vermesi gerektiği düzenlenmiştir. İlgili düzenleme uyarınca, ortak veri tabanında kaydı bulunan yetkililerin imza beyanlarının sicil dosyasına eklenmesi için sicil müdürlüğü önünde imza vermesi gerekliliği ortadan kaldırılmıştır. Düzenlemeye ilişkin detaylar ve maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Ticaret Bakanlığı’nca çıkarılacak tebliğ ile belirlenecektir.
Bunun yanı sıra, TTK m. 373’e 3. fıkra eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşları tarafından, ticaret siciline tescil olunan temsile yetkili kişiler ile bunların temsil şekilleri hakkında ticaret sicil kayıtlarının esas alınacağı ve şirketlerden, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlanan ilan dışında hiçbir belge istenemeyeceği düzenlenmiştir. Böylelikle imza sirküleri zorunluluğunun kamu kurum ve kuruluşlar önündeki işlemlerde kaldırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu açıdan şirketlerin imza yetkilerine ilişkin nihai durumun Türkiye Ticaret Sicili kayıtlarında en güncel ve doğru şekilde yansıtılarak bunların kamu kurum ve kuruluşları önündeki işlemlerde şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya koyulması daha önemli hâle gelmiştir. Zira önceki dönemlerde ilgili sicil kayıtları noterlikler tarafından incelenmekte ve şirketlerin imza sirkülerlerine dayanak olan bu kayıtlar noterler tarafından teyit edilerek işlemler gerçekleştirilmekteydi.
Belirli kurumlar tarafından uygulamada imza sirkülerinin tasdikli suretlerinin istenmesi ve bu durumun ek masraf yaratması, çok sayıda imza yetkilisi bulunan şirketlerin sürekli ek imza sirkülerleri ile ilerlemesi ve yürürlükte olan imza sirkülerlerinin takibinde sorunlar yaşanması gibi hususlar göz önüne alınarak bu uygulamaya geçilmek istendiği değerlendirilmektedir.
Kanaatimizce, uygulamanın yaygınlaşması ile birlikte, artık her kamu kurum ve kuruluşunun tek bir sistemden kayıtları kontrol etmesi ve böylece işlemlerin daha hızlı yapılabilmesi sağlanabilecektir. Ancak bunun için MERSİS kayıtlarının mevcut sistemde olduğu gibi zaman zaman belirli imza yetkilerini tam olarak gösterememesi; bu durumun örneğin tapu müdürlükleri önündeki işlemlerde problem yaratması gibi hususlar göz önüne alındığında, sistemin en kolay ve sorunsuz şekilde işleyişini temin edecek mekanizmaların düzenlenmesinin önem arz ettiği kanaatindeyiz. Bu açıdan kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerine başvurulması, uygulamadaki teknik ve idari sorunların önceden doğru tespit edilmesi ve gerek sicil personellerinin gerekse kamu kurum ve kuruluşlarındaki personellerin bu açıdan yeterli biçimde bilgilendirilmesi, yeni sistemin sorunsuz şekilde işlemesini temin edebilecek önemli unsurlar olarak görülmektedir.
2. Taşınır Rehnine İlişkin Düzenlemeler
6750 Sayılı Kanun’un “Üzerinde Rehin Hakkı Kurulabilecek Taşınır Varlıklar” başlıklı 5. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesine yapılan ekleme ile, bir işletmenin belirli bir taşınır varlık grubunun bir bütün olarak rehnedilmesi hâlinde, bu gruba dâhil varlıkların tamamının rehnedilmiş sayılacağına dair açık düzenleme yapılmıştır. İşbu düzenleme doğrultusunda, bir ticari işletmenin belirli bir taşınır varlık grubunun (örneğin bir ticari işletmenin belirli bir şubesinin) tamamı üzerinde rehin kurulabileceği açıkça belirtilmiş olup bu yöndeki belirsizliğin giderilmesinin amaçlandığını değerlendirmekteyiz.
Yukarıda anılan maddenin sonuna eklenen cümle ile taşınırların münferiden rehnedilmesi halinde 6750 Sayılı Kanun’un 4/1/6-(c)numaralı maddesi kapsamında rehin sözleşmesine eklenmesi gereken ve rehne konu varlığın ayırt edici özelliklerini belirten hususların (seri numarası, markası, üretim yılı, şasi numarası, belge seri numarası, varsa GTİP ya da PRODTR sanayi ürünü kodu gibi); akdedilecek sözleşmeye eklenmesinin gerekmediği belirtilmiştir.
3. Sonuç
Sonuç olarak, 7263 Sayılı Kanun ile TTK kapsamında yapılan değişiklikler ile (i) ortak veri tabanlarında imza beyanı bulunan gerçek kişi tacirler ile tüzel kişi tacirlerin imza yetkililerinin ticaret sicil müdürlükleri önünde imza verme zorunluluğu ortadan kaldırılmış, (ii) kamu kurum ve kuruluşlar önündeki işlemler için imza sirküleri ibraz etme zorunluluğunun bulunmadığı ve sicil kayıtlarının esas alınacağı hükme bağlanmıştır. 6750 Sayılı Kanun kapsamında yapılan değişiklikler kapsamında ise bir ticari işletmenin belirli bir taşınır varlık grubunun tamamı üzerinde rehin kurulabileceği açıkça belirtilmiştir.
Sicil müdürlükleri önünde imza beyanı verilmesi ve imza sirküleri ibrazı hususunda uygulamada yaşanan zorluklar göz önüne alındığında, yapılan değişikliklerin uzun vadede ticari hayatın işleyişine olumlu katkıları olacağı değerlendirilmekledir. Bununla birlikte bu değişiklik ve düzenlemelerin yaratacağı sonuçlar açısından kurum ve kuruluşların doğru bilgilendirilmesi ve kamu personellerinin etkin bir şekilde sisteme adaptasyonunun sağlanacağı mekanizmaların kurulması kanaatimizce önem arz etmektedir.
Saygılarımızla,
Özay Hukuk Bürosu