BORÇLUNUN KONKORDATO MÜHLETİ İÇERİSİNDE OLMASI HALİNDE KEFİLLERİN HUKUKİ DURUMU

Nov 17, 2020

Kısa bir süre önce yapılan hukuki düzenlemelerle birlikte iflasın ertelenmesi kurumu kaldırılarak konkordato kurumuna işlerlik kazandırılmıştır. Konkordato kurumu ile borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında olan borçlular için, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya iflastan kurtulmak amacıyla konkordato talep edebilmeleri amaçlanmaktadır. Türk hukuk sistemimizde yapılan bu önemli değişiklik uyarınca; herhangi bir tüzel kişi veyahut geçek kişi konkordato başvurusu yapma hakkına sahiptir. Borçluların talebi üzerine geçici/kesin mühlet kararı verilmiş ise geçici/kesin mühlet içerisinde borçlular aleyhine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'a göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamamakta ve evvelce başlamış olan takipler de durmaktadır. Hal böyle olunca birçok alacaklı, alacağını tahsil etmekte güçlük çekmekte ve çoğu zaman da alacağını tahsil edememektedir.

Alacağını konkordato mühleti verilmiş olan borçludan tahsil edemeyen alacaklıların kefillere başvurup başvuramayacağı hususu gündeme gelmektedir. Bu noktada konkordato alacaklılar toplantısında konkordatoyu kabul etmek, alacaklının borçlunun müşterek borçlularına başvurup başvurulamayacağı noktasında önem taşımaktadır. Zira 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“İİK”) 303. maddesi uyarınca; alacaklı, konkordatoya kabul oyu vermemiş ise müşterek borçlu ve kefillere karşı bütün haklarını muhafaza etmektedir. Bir başka deyişle kefillerden konkordato yokmuş gibi alacağın tamamını isteyebilmektedir. Nitekim Yargıtay 13. H.D. E. 2015/42830 K. 2018/5759 T.14.05.2018 kararında da bu husus açıkça belirtilmiştir.

“Kefil asıl borçluya ait bütün def'ileri ve itirazları (aczi ile ilgili olan belli oranda ödeme, faiz ödememe gibi itirazlar dışında) alacaklıya karşı ileri sürme olanağına sahiptir. Kefaletin fer'iliği, bir anlaşmazlık halinde alacaklının sadece kefaletin değil fakat asıl borcun da varlığını ispat etmesini zorunlu kılmaktadır. Fer'ilik prensibinin yasalarla düzenlenmiş bazı istisnaları bulunmaktadır. Bu istisnalar şu şekilde sıralanabilir. Konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı, konkordato tasdik edilse bile kefile karşı alacağın tamamını talep etme hakkını muhafaza eder (İİK. madde 295/1). Borçlu konkordatoda tespit edilen oranda yükümlü olurken, kefilin asıl borcu aşan nispette ödeme ile yükümlü olduğu görülmektedir.” 

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (“TBK”) amir hükümleri uyarınca da hakkında konkordato mehli verilen borçlunun borcu için adi kefalette kefile başvurmak mümkündür. Öte yandan; geçici mühlet kararı borçluya karşı başlatılmış veya başlatılacak takipler hakkında sonuç doğurmaktadır. Doktrinde yer alan görüşe göre; konkordato talebinde bulunan borçlunun kefilleri konkordato mühletinden yararlanamazlar. Alacaklılar borçlunun hem adi hem de müteselsil kefiline karşı daha önce başlattıkları takiplere devam edebilecekleri gibi yeni takip de başlatabilmektedir. Yargıtay 12. H.D. E. 2016/11153 K. 2016/13293 T. 05.05.2016 tarihli kararında da bu husus açıkça belirtilmektedir.

“TBK’nun 585.maddesi uyarınca ise adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça, kefili takip edemez. Ancak, borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alması, borçlu aleyhine Türkiye'de takibatın imkânsız hâle gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi, borçlunun iflasına karar verilmesi ya da borçluya konkordato mehli verilmiş olması koşullarından birinin varlığı halinde doğrudan doğruya kefile başvurabilir.”

Sonuç olarak, konkordato süreci içerisinde borçlu aleyhine getirilen takip yasağı; yalnızca borçlular için geçerli olup konkordatayo muvafakat etmemiş olmak kaydıyla alacaklı tarafından doğrudan kefillere başvurulması mümkün olup kefiller aleyhine icra takibi başlatılmasında hukuken herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.

Av. Tuğçe Rabia Kaptan