14 Temmuz 2021 Tarihli ve 31541 Sayılı Resmi Gazete’de, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“Kanun”) yayımlanmıştır. Kanun ile 06.01.1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 04.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu ve 30.03.2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanununun bazı hükümlerinde değişiklik yapılması öngörülmüştür. İşbu bilgi notumuz ile Kanun ile getirilen değişiklikler aşağıda özetlenmektedir.
1. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu
Kanun’un yayım tarihi ile yürürlüğe giren değişiklikler hususunda, yürürlüğe girdiği tarihten önce idareye yapılmış başvurular bakımından değişikliklerden önceki sürelerin uygulanacağı belirtilmekle birlikte ilgili değişiklikler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (“İYUK”) 10, 11, 13 ve 24. maddelerine ilişkindir.
|
|
|
|
|
|
2. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, kasten öldürme, yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarının eşe karşı işlenmesi bu suçların nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Ancak nitelikli hal hükümleri uygulanırken Medeni Kanun’da yapılan eş tanımı dikkate alınmakta olup dolayısıyla sadece resmi evlilik devam ettiği müddetçe yalnızca resmi eşlere karşı işlenen suçlarda nitelikli hal hükümleri uygulanabilmekte idi. Söz konusu suçların Medeni Kanun kapsamında resmi olarak henüz evlenmiş evli eşlerin arasında işlenmesi halinde nitelikli hal hükümleri uygulanırken uzun süre evli kalmış ancak boşanmış eski eşler arasında işlenmesi halinde nitelikli hal hükümleri uygulanmamakta idi. Buna karşın doktrinde, aksi görüş ile bu hükmün dini nikahla evlenmiş kişiler bakımından dahi uygulanması gerektiği görüşü mevcut ise de, uygulamada Medeni Kanun’da yapılan eş tanımı dikkate alınmakta ve sadece resmi nikah ile evli çiftler arasında söz konusu suçların işlenmesi halinde nitelikli hal hükümleri uygulanmaktadır.
14 Temmuz 2021 Tarihli ve 31541 Sayılı Resmi Gazete’de, yayımlanan Kanun ile ise, 5237 sayılı kanunun “Kasten Öldürme”, “Kasten Yaralama”, “Eziyet” ve “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” suçlarının eşe karşı işlenmesini nitelikli hal olarak düzenleyen maddelerinde “eş” ifadelerinin yanına “boşandığı eş” ifadesi de eklenerek, söz konusu suçların boşandığı eski eşe karşı işleyen sanıkların da suçun nitelikli hali kapsamında cezalandırılacağını açıkça düzenlemiştir. Kamuoyundan da bilindiği üzere, eşler arası işlenen suçların önemli bir çoğunluğunun eski eşler arasında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, işbu değişikliğin yerinde olduğu kanaatinde olduğumuzu belirtiriz.
3. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
CMK’nın “Yetkili Mahkeme” başlıklı 12. maddesinde bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mağdurun yerleşim yeri mahkemelerinin de yetkili olduğu eklenmiştir. Bilindiği üzere CMK 12. Maddesinin 1. Fıkrası uyarınca, ilişim sistemlerinden, banka veya kredi kurumlarının ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda suçun işlendiği yer mahkemesi yetkili idi. Ancak yapılan işbu değişiklik ile mağdurun bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili olduğu belirtilerek uygulamada yaşanılan karışıklığın ve olası mağduriyetlerin önüne geçilmek istenmiştir. Zira bilişim sistemleriyle işlenilen suçun işlendiği yerin tespiti pek mümkün olmadığından yapılan bu düzenleme ile uygulamada karşılaşılan karışıklıkların önüne geçilebileceği görüşündeyiz
CMK’nın “Yakalanan Kişinin Mahkemeye Götürülmesi” başlıklı 94. maddesine “İfadesi alınmak amacıyla düzenlenen yakalama emri üzerine mesai saatleri dışında yakalanan ve belirlenen tarihte yargı mercii önünde hazır bulunmayı taahhüt eden kişinin serbest bırakılması, Cumhuriyet savcısı tarafından emredilebilir. Bu hüküm her yakalama emri için ancak bir kez uygulanabilir. Taahhüdünü yerine getirmeyen kişiye, yakalama emrinin düzenlendiği yer Cumhuriyet savcısı tarafından bin Türk lirası idari para cezası verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
CMK’nın “Tutuklama Nedenleri” başlıklı 100. maddesinin 3. fıkrasına “somut delillere dayanan” ifadesi eklenmiştir. İşbu değişiklikten sonra 3. fıkrada sayılan katalog suçlar (Soykırım ve İnsanlığa Karşı Suçlar, Göçmen Kaçakçığı ve İnsan Ticareti Kasten Öldürme, Silahla İşlenmiş Kasten Yaralama, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama, İşkence, Cinsel Saldırı, Çocukların Cinsel İstismarı, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti, Suç İşleme Amacıyla Örgüt Kurma, Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar) ile silah kaçakçılığı, zimmet, kaçakçılık, kasten orman yakma suçlarından somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesinin varlığı halinde tutuklama nedeninin olduğu kabul edilecektir. CMK’nın “Tutuklama Kararı” başlıklı 101. maddesinin 2. fıkrasına “Adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını” ifadesi eklenerek tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda adli kontrol uygulamasının da yetersiz kalacağını gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterileceği düzenlenmiştir.
CMK’nın “Kararların Yerine Getirilmesi, İletişim İçeriklerinin Yok Edilmesi” 137. maddesinin 4. fıkrasına “kovuşturma” ibaresi eklenerek, tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtların imha edilmesi halinde artık soruşturma ile sınırlı olmayıp kovuşturma evresinin de bitiminden itibaren, tedbirin nedeni, kapsamı, süresi ve sonucu hakkında en geç on beş gün içerisinde ilgilisine yazılı olarak bilgi verileceği düzenlenmiştir. Ek olarak, aynı maddenin 3. Fıkrasında beraat kararı verilmesi durumunda da tespit veya dinlemeye ilişkin kayıtlar, hâkim denetimi altında aynı usulle imha edileceği düzenlenmiştir.
CMK’nın “Seri Muhakeme Usulü” başlıklı 250. maddesinde suçun iştirak hâlinde işlenmesi durumunda şüphelilerden birinin bu usulün uygulanmasını kabul etmemesi hâlinde seri muhakeme usulü uygulanmasına ek olarak bu kapsama giren bir suçun, kapsama girmeyen başka bir suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
CMK’nın “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesi ile “İddianamenin Kabulü Ve Duruşma Hazırlığı” başlıklı 175. maddesine göre iddianamenin kabulünden sonra duruşma günü belirlendikten sonra basit yargılama usulü uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
CMK’nın “Çağrıya Uymayan Tanıklar” başlıklı 44. maddesinde zorla getirme kararı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de tanığa bildirileceği düzenlenmiştir.
CMK’nın “İddianamenin Sanığa Tebliği Ve Sanığın Çağrılması” başlıklı 176. Maddesindeki değişiklikle iddianamenin çağrı kağıdı ile birlikte sanığa tebliğ olmasının yanı sıra, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihinin; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirileceği ancak çağrı kâğıdına bağlanan sonuçlar bu durumda uygulanmayacağı düzenlenmiştir.
CMK’nın “Suçun Mağduru İle Şikâyetçinin Çağırılması” başlıklı 233. maddesi ile kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kâğıdına iddianame eklenip, ayrıca, iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihinin; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi iletişim bilgilerinin dosyada bulunması hâlinde bu araçlardan yararlanılmak suretiyle de bildirileceği düzenlenmiştir. Ek olarak, yapılacak çağrının tanıklara ilişkin hükümlerin uygulanmasına zorla getirmenin de dahil edildiği görülmektedir.
CMK’nın “Adlî Kontrol Kararı Ve Hükmedecek Merciler” başlıklı 110. maddesi, “Adli Kontrol Altında Geçecek Süre” başlıklı 110/A maddesi, “İtiraz Usulü Ve İnceleme Mercileri” başlıklı 268. maddesine getirilen değişiklikler getirilmiştir.
4. 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
Kanun’un yayım tarihi ile yürürlüğe giren değişiklikler ile 5275 sayılı kanunun Geçici 9. maddesi aşağıdaki gibi düzenlenerek hükümlülerin izinlilik halinin Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere dokuz kez uzatılabileceği düzenlenmiştir.
(5) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere |
(5) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere dokuz kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 nci madde hükümleri uygulanır. |
5. 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun
Kanun’un yayım tarihi ile yürürlüğe giren değişiklikler ile 6216 sayılı kanuna “Mahkemede Staj” başlıklı 73/A maddesi eklenmiş olup, işbu madde ile hâkim adayları ile avukat stajyerlerinin mahkemede staj yapabileceği ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği düzenlenmiştir.
Saygılarımızla,
Özay Hukuk Bürosu