DÖVİZ YASAĞINDA ARA DÖNEME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİMİZ, BAKANLIK'IN AÇIKLAMASIYLA TEYİT EDİLDİ

Feb 27, 2019

T.C. HAZİNE VE MALİYE BAKANLIĞI’NIN 27.02.2019 TARİHİNDE YAYINLADIĞI “SIKÇA SORULAN SORULAR” BAŞLIKLI BİLDİRİME İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELERİMİZ

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı (“Bakanlık”), 27.02.2019 tarihinde yayımladığı “Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No:2008-32/34)’de 16/11/2018 Tarihinde Yapılan Değişiklikle İlgili Olarak Sıkça Sorulan Sorular” başlıklı açıklamasında, 32 Sayılı Karar ve sonrasında yayımlanarak yürürlüğe giren 06.10.2018 ve 16.11.2018 tarihli tebliğler sonrasında, uygulamada sıklıkla karşılaşılan soru ve sorunlara ilişkin açıklamalara yer vermiştir. Söz konusu açıklamaya, aşağıdaki linkten erişim sağlanabilir:

https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2019/02/S%C4%B1k%C3%A7a-Sorulan-Sorular-1.pdf

Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, eser sözleşmelerinden hizmet sözleşmelerine ilgili mevzuat kapsamında pek çok konuya ilişkin bilgiye yer verilmiştir. İşbu bilgi notumuzda, söz konusu açıklamada yer alan tüm başlıklara değinilmeyecek olup, uygulamada sıklıkla tartışılan, 06.10.2018 ve 16.11.2018 tarihli tebliğler arasında kalan dönemde (“Ara Dönem”) TL’ye dönülen kira sözleşmelerinin akıbetine ilişkin olarak 29. madde ele alınacaktır.  

Bakanlık, 27.02.2019 tarihli açıklamasının 29. maddesinde aşağıdaki bilgilere yer vermiştir:

 “29.  Tebliğin 19 uncu fıkrası kapsamına giren şirketlerin kiracı olduğu gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin 13.09.2018 - 16.11.2018 tarihleri arasındaki dönemde Türk lirasına çevrilmiş olması durumunda tanınan yeni istisna kapsamında tekrar döviz olarak düzenlenmesi mi gerekmektedir? 

Bilindiği üzere, 13.09.2018 ile 16.11.2018 arasındaki dönemde yürürlükte olan mevzuat uyarınca gayrimenkul kiralamasına ilişkin bir istisna bulunmaması nedeniyle sözleşmenin Türk parasına çevrilme zorunluluğu bulunmaktaydı. Söz konusu dönemde gayrimenkul kiralama sözleşmesinin Türk parasına çevrilmiş olması halinde 16.11.2018 tarihinden sonra gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getirilmesi gerekçesiyle kiralayanın rızası hilafına daha önce Türk parasına çevrilmiş sözleşme bedelinin yeniden döviz cinsinden talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bunun nedeni ise gayrimenkul kiralama sözleşmelerine istisna getiren Tebliğ'in 8 inci maddesinin üçüncü fıkrasının lafzında "mümkündür" ifadesinin yer alması olup, söz konusu hüküm kapsamında istisna tanınan taraflara sözleşme bedelini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenleme konusunda bir zorunluluk yüklenmemesidir. Söz konusu hüküm uyarınca, sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla daha önce Türk parasına çevrilmiş olan sözleşme bedeli döviz cinsinden kararlaştırabilecektir. Bu itibarla, yeni yapılacak bir gayrimenkul kiralama sözleşmesinin mezkur istisna kapsamında bulunması halinde sözleşme bedeli sözleşme taraflarının mutabık kalmaları şartıyla döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırabilecektir. Ancak, 13.09.2018 tarihinden önce akdedilmiş bulunan gayrimenkul kiralama sözleşmeleri aynı zamanda istisna kapsamında yer alıyorsa; öncelikle gayrimenkul kiralama sözleşmesine ilişkin döviz cinsinden belirlenmiş bedelin 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilip çevrilmediğine bakmak gerekmektedir. Eğer çevrilmiş ise bedelin yeniden döviz cinsinden belirlenmesi ancak sözleşmenin diğer tarafının rıza göstermesi halinde mümkün bulunmaktadır. Ancak bedel 13.09.2018 ile 16.11.2018 tarihleri arasında Türk parasına çevrilmemişse 16.11.2018 tarihinde istisna kapsamına alınmış olması nedeniyle Tebliğin 8 inci maddesinin yirmi dördüncü fıkrası uyarınca Türk parasına çevrilmesine gerek bulunmamaktadır.”

Görüleceği üzere Bakanlık, Ara Dönem’de Türk Lirası’na çevrilmiş olan sözleşmeler bakımından, 16.11.2018 tarihinden sonra sözleşmeye istisna tanınmış olması gerekçesiyle, taraflardan birinin rızası olmaksızın yeniden dövize dönülmesi hususunda sözleşme taraflarına bir zorunluluk yüklenemeyeceğini belirtmiştir. Buna ek olarak Bakanlık, döviz üzerinden bağıtlanan sözleşmelerin “kiralayanın rızası hilafına” Türk Lirası’na çevrilmiş olmasını mümkün bulmaktadır. Başka bir deyişle, bir gayrimenkul kira sözleşmesindeki bedelin kiraya verenin rızası hilafına Türk Lirası’na çevrilmesinin Bakanlık tarafından mümkün sayıldığı göz önüne bulundurulduğunda, Bakanlık’ın Türk Lirası’na dönüş için yazılı bir protokol şartı aramadığı anlamı çıkarılmakta; Türk Lirası’na dönüşün belli bir şekle tabi tutulmadığı sonucuna varılmaktadır. 

Büromuz tarafından 16.11.2018 tarihli Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/52) (“Değişiklik Tebliği”) ile aynı tarihte yayınlanan hukuki mütalaada, aşağıdaki şekilde görüş bildirilmiştir:

“ (…)

(iii) Taraflar arasında Türk Lirası’na dönüş hususunda akdedilmiş bir protokol bulunmaması ve fakat sözleşmesel ilişkiye Karar ile Tebliğ hükümlerine göre Türk Lirası üzerinden fiilen devam edilmiş ise: Böyle bir durumda her ne kadar taraflar arasında açık bir mutabakat bulunmasa da, tarafların fiilen sözleşme bedelini Türk Lirası üzerinden değiştirdikleri ve bu kapsamda sözleşmeye Türk Lirası üzerinden devam edilmesi gerekeceği yorumu yapılabilecektir. Örnek vermek gerekirse, 13.10.2018 tarihinden sonra kiraya verenin, Amerikan Doları cinsinden belirlenmiş bir sözleşmede bir sonraki aya ilişkin kira bedeli faturasında Amerikan Doları kurunu 4,50-TL üzerinden hesaplaması durumunda artık belirlenen kur üzerinden Türk Lirası’na dönüş yapıldığı şeklinde bir değerlendirme yapılabileceği kanaatindeyiz. “

Keza büromuz tarafından 22.11.2018 tarihinde yayınlanan bir başka görüşte, Türk Lirası üzerinden fatura düzenleyerek icapta bulunan kiraya verenin aktif konumda olduğu, dolayısıyla Türk Lirası’na dönüş konusunda bir mutabakat bulunduğu; bunun zımni kabulle karıştırılmaması gerektiği de aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:

“Yukarıda açıkladığımız hususu, zımni kabul ile tarafların sözleşmenin tadili için belirli bir zaman diliminin geçmesi gerektiği kavramı ile karıştırmamak gerekir. (…) yeni bedelden fatura tanzim eden kiraya verenin, yasal düzenleme gereği bile olsa, bedel tadilinde aktif bir adım atmaktadır. Dolayısıyla, kiraya veren aktif bir biçimde fatura düzenleyerek, kiracıya bir teklifte bulunmakta; kiracı ise faturada belirtilen bedeli ödeyerek ya da faturaya süresi içinde itiraz etmeyerek kiraya veren tarafından yapılan teklifi kabul etmektedir.”

Görüleceği üzere, büromuz tarafından yayınlanan hukuki mütalaalarda, Bakanlık’ın 27.02.2019 tarihli açıklamasında belirtilen doğrultuda yorumda bulunulmuş; Ara Dönem’de Türk Lirası’na çevrilmiş bulunan sözleşmeler açısından yeniden dövize dönme zorunluluğunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Hatta Bakanlık’ın görüşünde Türk Lirası’na dönüşün “kiralayanın rızası hilafına” da gerçekleşmiş olması mümkün sayıldığından, yukarıda atıf yapılan mütalaalarımızda yer alan, Türk Lirası’na geçişin protokol imzalanması şartına bağlı olmayacağı yönündeki görüşümüzün de isabetli olduğu görülmektedir. 

Ara Dönem’de Türk Lirası’na çevrilen sözleşmeler bakımından, 16.11.2018 tarihli Değişiklik Tebliği sonrası yeniden dövize dönme zorunluluğunun bulunmayacağı yönündeki görüşümüze istinaden, 16.11.2018 sonrasındaki bu görüşte direnerek Türk Lirası üzerinden ödeme yapmaya devam eden kiracıların, Bakanlık’ın 27.02.2019 tarihli açıklaması göz önünde bulundurulduğunda avantajlı konumda oldukları ve Türk Lirası üzerinden ödeme yapmaya devam edebilecekleri görülmektedir.  Ancak Değişiklik Tebliği’nin yayınlanmasından bugüne geçen yaklaşık üç aylık süreçte istisna kapsamında kalındığı görüşüyle dövize geri dönülen sözleşmelerde şu aşamada yeniden Türk Lirası’na dönüş hususunun uygulama açısından çok mümkün görülmediği kanaatinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. 

Konuya ilişkin değerlendirmelerimizi bilgilerinize sunarız.