5 SORUDA TÜRK PARASI KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDAKİ KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİK
13.09.2018 tarihli ve 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (“Karar”) ile getirilen değişikliklere ilişkin soru cevap şeklinde hazırlanan bilgi notumuzdur. Bu bilgi notunda özellikle kira sözleşmelerinin durumu değerlendirilmiştir.
İşbu Karar kapsamındaki sözleşmelerde ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak belirlenemeyeceği ve yürürlükte olan sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılan bedellerin Türk parası olarak yeniden belirlenmesi gerektiği düzenlenmiştir. İşbu Karar’ın yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde akdedilmiş olan sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılan bedeller, Bakanlıkça belirlenen istisnalar dışında, taraflarca Türk parası olarak yeniden belirlenecektir.
Karar’da belirtildiği üzere, işbu Karar Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yürütülecek olup Karar’ın uygulamasına ve Karar kapsamındaki istisnalara ilişkin söz konusu Bakanlık tarafından ek yasal düzenlemeler yapılması beklenmektedir. Bu doğrultuda, bilgi notumuzda mevcut düzenlemelerin esas alındığını ve Bakanlık tarafından Karar’a ilişkin yeni yasal düzenleme yapılması halinde bu düzenlemelere ilişkin değerlendirmelerimizi ayrıca detaylı olarak paylaşacağımızı belirtmek isteriz. Konunun son derece yeni olması, doktrin ve içtihat anlamında yoruma ihtiyaç duyması sebebiyle, değişim gösterebilecek bu görüşümüzü uygulamaya ve akademik tartışmalara katkı sağlamak adına paylaşmaktayız.
1. Değişikliğin kapsamı nedir?
Karar’ın 1.maddesi uyarınca; Türkiye’de yerleşik kişiler arasındaki
(i) Menkul alım-satım sözleşmeleri
(ii) Gayrimenkul alım-satım sözleşmeleri
(iii) Taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü gayrimenkul ve menkul kiralama sözleşmeleri
(iv) Leasing sözleşmeleri
(v) İş sözleşmeleri
(vi) Hizmet sözleşmeleri ve
(vii) Eser sözleşmeleri
işbu Karar ile getirilen değişikliklerin kapsamını oluşturmaktadır. “Türkiye’de yerleşik kişiler” ibaresi Türkiye’de mukim gerçek ve tüzel kişileri ifade etmektedir.
2. Karar’da belirlenen süre içerisinde tarafların anlaşamaması halinde, kira bedelinin uyarlaması için dava açılabilir mi?
Karar’dan önceki tarihte akdedilen kira sözleşmelerinde ödeme yükümlülüğünü döviz cinsi üzerinden belirleyen tarafların, kira bedelinin Türk parası olarak belirlenmesine ilişkin 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 günlük süre içerisinde bir anlaşmaya varamaması halinde yeni kira bedelinin belirlenmesi için uyarlama davası açılıp açılamayacağı gündeme gelecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi uyarınca, uyarlama davaları, sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durumun, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkması ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguların, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede “borçlu aleyhine değiştirmesi” halinde açılabilmektedir. Ancak Karar’ın kiracı aleyhine bir düzenleme oluşturmadığı kanaatindeyiz. Bu nedenle, uyarlama davasının açılma şartlarının sadece bu Karar sebebiyle oluşmadığı yorumu yapılabilmektedir.
Ek olarak Karar, yayımlanmadan önceki uyarlama davası şartlarını (terör, darbe, dövizin dış etkenlerle önlenemez şekilde yükselişi hariç olmak kaydıyla) değiştirmediğinden, (bir başka ifadeyle eğer uyarlama şartları önceden yoksa) Karar’ın tek başına uyarlama davası ikame edilmesi için yeterli şartları oluşturmadığı kanaatindeyiz.
3. Karar gereği kira sözleşmelerinde taraflar arasında otuz gün içerisinde anlaşma sağlanamazsa kira bedelinin tespiti davası açılabilir mi?
Kira bedelinin tespiti davası, TBK’nın 344 ve 345. maddelerinde düzenlenmiştir. Düzenleme kapsamında, kira sözleşmesinin tarafları yenilenen kira döneminde uygulanacak kira bedelinin tespitine ilişkin dava açabilirler.
Karar’ın 2. maddesi gereği; kira bedeli döviz olarak belirlenmiş kira sözleşmesinin taraflarının, Karar’ın yürürlük tarihi olan 13 Eylül 2018 tarihiden sonraki otuz gün içerisinde kira bedelini Türk Parası olarak yeniden belirleyememeleri halinde, kira bedelinin tespiti davasını açmaları TBK’ya aykırılık teşkil edeceğinden mümkün değildir. Şöyle ki;
⦁ TBK’nın 1. maddesi hükmü gereği; sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. Sözleşme, esaslı ve ikince derecedeki (yan) unsurlar olmak üzere iki unsurdan oluşmaktadır. TBK’nın 2. maddesi hükmü gereği sözleşmenin kuruluşu sırasında tarafların esaslı unsurlarda anlaşmaya varmaları gerekmektedir. Şayet taraflar ikinci derecedeki unsurlarda anlaşma sağlayamazlarsa da, esaslı unsurlarda anlaşma sağlandığından sözleşme kurulmuş sayılır ve hâkim anlaşmazlık sağlanamayan ikinci derecedeki unsurlar bakımından karar verebilir.
Kanun’un sayılan hükümlerinin açık lafzı kapsamında, Karar gereği kira sözleşmesinin esaslı unsuru olan kira bedelinin Türk parası olarak belirlenmesi konusunda tarafların anlaşmaya varamaması ve bu sebeple dava açmaları mümkün değildir. Zira TBK md. 344 ve devamındaki düzenleme taraflar arasındaki kira sözleşmesinde belirlenen mevcut kira bedeli üzerinden yeni kira yılı için tarafların uyuşmazlığa düştükleri üretici fiyat endeksi ve/veya rayiç bedelin uygulanması hususuna ilişkindir. Karar’da belirtildiği gibi hâkimin döviz üzerinden belirlenen kira bedelini Türk parasına çevirmesi ise kira bedelinin tespiti davasının konusu olmayacak, kira sözleşmesinin esaslı unsuru hakkında TBK’nın 2. maddesi hilafına karar vermesine neden olacaktır ki bu durum usul ve yasaya aykırılık teşkil edeceğinden yargı tarafından korunmayacaktır.
⦁ Kira bedelinin tespiti davası belirli şartların varlığı halinde açılabilmektedir. TBK’nın 344. maddesinin 4. fıkrası gereği, kira bedelinin döviz üzerinden belirlendiği kira sözleşmeleri hakkında 5 yıl geçmedikçe kira bedelinin tespiti talepli dava açılamaz. İşbu maddenin uygulanması, tacir olarak sayılan kişiler ile özel hukuk ve kamu hukuku tüzel kişilerinin tarafı olduğu işyeri kiralarında 01.07.2020 yılına dek ertelenmiştir. Buna göre işyeri kiralarında, varsa kira sözleşmesi hükümleri, sözleşmede hüküm bulunmamakta ise de mülga Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. Şayet taraflar arasındaki sözleşmede hüküm bulunmamakta ise mülga Borçlar Kanunu’nda bu hususta hüküm bulunmadığından yerleşik içtihatlar gereği kira sözleşmesinin bitiminden itibaren işbu davayı açabilmektedirler. Bu halde, işyeri kiralarında tarafların kira sözleşmesinin süresinin bitimini beklemesi, işyeri kiraları dışındaki kira sözleşmelerinde ise kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 5 yıl sürenin geçmesini beklemesi gerekecektir ki, bu durum Karar’ın amacına ve uygulanmasına yönelik olmayacaktır.
Kira bedelinin tespiti davası TBK’nın 345. maddesi gereği yukarıda sayılan şartların oluşması halinde her zaman açılabilir. Ancak bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar; aksi halde bir sonraki kira yılı için bağlayıcı olacaktır. Karar’da yürürlük tarihinden itibaren otuz gün içerisinde tarafların anlaşması öngörüldüğünden işbu maddenin uygulaması Karar’ın amacına yönelik olmayacaktır.
4. Karar’da belirlenen 30 günlük süre içinde taraflarca sözleşme bedelinde anlaşılamamasının sonuçları nedir?
Karar’da, hâlihazırda yürürlükte olan sözleşmelerde döviz cinsinden kararlaştırılmış olan bedellerin, değişikliğin yürürlüğe girdiği 13.09.2018 tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde Türk parası olarak taraflarca yeniden belirleneceği düzenlenmiştir.
Karar’da Bakanlıkça belirlenen hallerin hariç olduğu belirtilmiş olup, önümüzdeki günlerde yayımlanması beklenen düzenlemeler ile istisnaların kapsamının belirleneceği öngörülmektedir.
Yürürlükte olan sözleşmelerde döviz cinsinden kararlaştırılan ve Türk parası olarak belirlenmesi gereken bedeller hususunda tarafların 30 günlük süre içinde anlaşamaması halinde ortaya çıkacak sonuçların tespiti önem arz etmektedir. Son düzenleme ile sözleşme taraflarına, Karar kapsamına giren ve hâlihazırda yürürlükte olan sözleşmelerdeki bedellerin yeniden Türk parası olarak düzenlenmesi yönünde bir yükümlülük getirilmiş olup bu tarihten itibaren tarafların, ilgili sözleşmeleri yasal düzenlemeler ile uyumlu hale getirmek üzere müzakerelere başlamaları gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. İlgili müzakerelerin 30 günlük süre içinde tamamlanamaması yahut olumsuz olarak sonuçlanması halinde, ilgili sözleşmeler yasal düzenlemelere aykırı kabul edilecektir. Bu halde, ilgili sürenin başladığı tarihten itibaren müzakere eden ancak anlaşmaya varamayan sözleşme taraflarının, nihai bir mutabakata varamaması halinde, yasal koşullara uygun hale getiremedikleri sözleşmeyi fesih hakkına sahip olduğu şeklinde yorum yapılabileceği kanaatindeyiz.
Tarafların bedel hususunda Karar’da belirlenen sürede anlaşamaması ancak ortak iradelerinin sözleşmenin devamı yönünde olması nedeniyle taraflarca sözleşme ilişkisinin sonlandırılmaması halinde, para borçlusunun kendi belirlediği bedel üzerinden Türk parası ödemeye devam etmesi, sözleşme bedeli hususunda uyuşmazlık ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu konuda herhangi bir ek yasal düzenleme yapılmaması ve bedelin belirlenmesine ilişkin uyuşmazlığın mahkeme önüne gelmesi halinde bu belirsizliğin içtihatlar ile şekilleneceği kanaatinde olduğumuzu belirtmek isteriz.
Diğer yandan, taraflarca 30 günlük süre içerisinde anlaşmaya varılamaması halinde, bu sürenin sonunda bedellere ilişkin maddelerin kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı hale geleceği söylenebilecektir. Bu durumda, Türk Borçlar Kanunu’nun “kesin hükümsüzlük” başlıklı 27. maddesi kapsamında, sözleşmenin tamamının kesin hükümsüz olacağı yönünde yorum yapılması riski gündeme gelebilecektir. Ancak Kanun koyucunun amacının ticari hayatın devamlılığı yönünde olduğu, işlem güvenliğinin korunması ve sözleşmenin ayakta tutulması ilkeleri göz önüne alındığında, mahkemelerce sözleşmelerin geçersizliğine karar verilmesinin düşük bir ihtimal olduğu görüşündeyiz. Zira kanun koyucu Karar’ın ilk maddesinde “mevcut sözleşmeler dâhil” ifadesine yer vermemiş, böylece sözleşmeleri kendiliğinden kanuna aykırı hale getirmemiş, geçici maddeyle tarafların anlaşmaları için süre tayin etmiştir. Bu sözleşmelerdeki dövize dayalı bedel maddeleri TBK md 27’deki “bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa” ifadesine dâhil olmamalıdır, zira sözleşmenin olmazsa olmazı dövize bağlılık değil fakat bir bedelin varlığıdır.
5. Karar ne zaman yürürlüğe girmekte ve müzakere süreci hangi gün sona ermektedir?
İşbu Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girmekte olup söz konusu Karar 13.09.2018 tarihinde 30534 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Bu durumda müzakere için son tarih 15.10.2018 Pazartesi günü olacaktır.
Konuya ilişkin değerlendirmelerimizi bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla,
Özay Hukuk Bürosu