1. Giriş
Dünya geneli ve ülkemizde de oldukça popüler hale geldiği üzere, karikatürist, ressam gibi eser sahipleri tarafından meydana getirilen eserlere dayalı olarak Non-Fungible Token (“NFT”) varlıklar oluşturulmakta ve bu NFT’lerin de kripto para cüzdanı açılmak suretiyle satışı yapılmaktadır. İşbu makalemizde ise, 5846 Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”) uyarınca eser niteliğini haiz olan güzel sanat eserlerinin NFT formatına dönüştürülmesi için eser sahipleriyle, NFT oluşturan gerçek/tüzel kişiler arasındaki hukuki ilişki ve riskler üzerinde durulacaktır.
Konuya ilişkin değerlendirmelerimiz (i) NFT ve Sanat Eseri Kavramları, (ii) Eser Sahibi ile Akdedilecek Sözleşmeye İlişkin Değerlendirmelerimiz, (iii) Eserlerin NFT Formatının Satışına İlişkin Değerlendirmelerimiz başlıkları ile bilgilerinize sunulmaktadır.
2. NFT ve Güzel Sanat Eserleri
NFT, yerine başka bir varlık konulamaz / ikame edilemez nitelikteki misli olmayan kripto varlık olan jetonlar olarak tanımlanmaktadır. NFT’ler, dijital ortamda üretilmiş ve bu ortama aktarılmış dosyaların blokzincirin bir parçası haline getirilmesi yani mint edilmesi (tokenize edilmesi) ile oluşan dijital veri birimini ifade etmektedir.
FSEK 1/b-a maddesinde[1] eserin tanımı yapılmış olup işbu tanıma göre eserin, fikir ürünü olması, sahibinin kişisel özelliklerini taşıması ve kanunda sayılan eser türlerinden olması gerekmektedir. FSEK 4. maddesinde ise estetik değere sahip olan tabloların, resimlerin, karikatürlerin ve fotoğrafik eserlerin güzel sanat eseri olarak nitelendirileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla makalemizin konusunu oluşturan ve NFT’ye dönüştürülen eserleri güzel sanat eseri; bu eserleri meydana getiren kişileri de eser sahibi olarak nitelendirmemiz uygun olacaktır.
Bilindiği üzere, eser sahibinin sahip olduğu eser üzerindeki manevi haklara ilişkin tasarrufta bulunması mümkün olmasa da, mali haklarını hukuki işleme konu edebilmektedir. Nitekim eser sahibi tarafından meydana getirilen güzel sanat eserinin, NFT’ye dönüştürülmesi ve eserinin bu formatta satışının yapılmasına rıza göstermesi hususlarının da eser üzerinde sahip olunan mali hakların devrinin bir görünümü olduğu görüşündeyiz.
Söz konusu devir işleminin eser sahibinin hangi mali hakkına dayalı olarak yapıldığı hususu ise, NFT’lerin hukuki olarak konumu ve niteliğinin henüz net bir şekilde ifade edilememesinden dolayı tartışmalıdır. Dolayısıyla bu işlemin eser sahibinin hangi mali hakkına dayalı olarak yapıldığının netleştirilmesi için eser sahibinin mali haklarının sıralandığı FSEK 21 maddesi vd. maddelerinin irdelenmesi gerekmektedir. Söz konusu hükümler incelendiğinde eser sahibinin mali haklarının, işleme, çoğaltma, yayma, temsil ve umuma iletim hakları olarak sıralandığı görülecektir. FSEK’in “çoğaltma hakkı” başlıklı 22. maddesi:
“eserin işaret, ses ve görüntü nakil ve tekrarına yarayan, bilinen ya da ileride geliştirilecek olan her türlü araca kayıt edilmesi”
ifadeleriyle çoğaltma hakkının tanımını yapmış ve eserin geliştirilmiş her türlü araca kayıt edilmesini de çoğaltma hakkı kapsamında olduğunu ifade etmiştir. İşbu tanımdan hareketle, güzel sanat eserinin NFT nüshasının oluşturulmasının, eserin geliştirilmiş bir araca kayıt edilmesi suretiyle çoğaltılması teşkil edeceği görüşünde[2] olduğumuzdan, eserin NFT formatına dönüştürülmesinin çoğaltma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Kısaca ifade etmek gerekirse; güzel sanat eserinin NFT nüshasının oluşturulmasını çoğaltma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşündeyiz.
3. Eser Sahibi ile Akdedilecek Sözleşmeye İlişkin Değerlendirmelerimiz
Öncelikle eser sahibi ile akdedilecek sözleşmenin muhteviyatının belirlenebilmesi için, sözleşme neticesinde eser sahibinin mali haklarını koruyarak aynı eseri farklı hukuki işlemlere konu edip edemeyeceği hususlarının değerlendirilmesi gerektiğini belirtiriz. Zira bu değerlendirme neticesinde, eser sahibi ile eseri NFT formatına dönüştürecek kişi arasında akdedilen sözleşmenin çoğaltmaya lişkin lisans sözleşmesi olarak mı yoksa devir sözleşmesi olarak mı değerlendirilmesi gerektiği açığa kavuşturulacaktır.
Uygulamada ise genel olarak eserler NFT formatına dönüştürülerek satışları yapılmakta ve söz konusu NFT’yi satın alan kişi, eserin değil NFT nüshasının sahibi olmaktadır. Bu durumda, eser sahibi ile eseri NFT formatına dönüştürecek devralan kişi arasında eserin NFT formatına dönüştürülmesi yöntemiyle çoğaltılmasına ilişkin yazılı bir lisans sözleşmesi akdedilmesinin yeterli olacağı görüşündeyiz. Zira yapılacak bu sözleşme ile eserin NFT nüshasının mülkiyeti devralan kişiye ait olacak, devralan kişi eserin NFT formatını üçüncü kişilere devredebilecektir. Nitekim NFT mülkiyetini edinen üçüncü kişiler de aynı şekilde NFT mülkiyetini diğer kişilere devredebilecektir. Zira, FSEK 23/II. maddesi uyarınca[3] çoğaltılmış nüshalar bir kez eser sahibi tarafından veya eser sahibinden mali hakları devralan yayıncı tarafından satıldıktan sonra artık eser sahibinin ya da mali hak sahibi olarak yayıncının satışlara engel olma yetkisinin ortadan kalkacağı açıkça belirtilmektedir. Dolayısıyla eserin, NFT formatına dönüştürülmesi ve 3. kişilere satışının gerçekleştirilebilmesi için taraflar arasında, güzel sanat eserini NFT formatına dönüştürmek suretiyle çoğaltılmasına ilişkin yazılı bir lisans sözleşmenin akdedilmesinin yeterli olacağı kanaatindeyiz.
Bununla birlikte, belirttiğimiz üzere eğer eser sahibi ile yukarıda yer alan kapsamda lisans sözleşmesi akdedilir ise, eser sahibi FSEK 57/1. madde uyarınca asıl veya çoğaltılmış nüshalar üzerindeki mali haklarını koruyarak aynı esere dayalı olarak başka varlıklar da oluşturabilecektir. Hal böyle iken, eğer eser sahibinin söz konusu eserin satışını yapması gibi diğer mali haklarının da NFT’yi devralana devretmesi veya NFT formatını satın alan kişinin, eserin de sahibi olması gibi ayrıcalıklar tanınması talep ediliyorsa, lisans sözleşmesi değil devir sözleşmesi akdedilmesi gerekeceği görüşünde olduğumuzu belirtiriz. Bir başka deyişle, eserin NFT nüshasının satışı neticesinde NFT nüshasının mülkiyetini kazanan kişinin, asıl eserin de mülkiyetini kazanması talep ediliyorsa eser sahibi ile devir sözleşmesi akdedilmesi yerinde olacaktır.
4. Eserlerin NFT Formatının Satışına İlişkin Değerlendirmelerimiz
Yukarıda değinildiği üzere, eser sahibi ile yalnızca eserin NFT nüshası olarak çoğaltılmasına ve NFT nüshasının satışına ilişkin lisans sözleşmesi akdedilmesi halinde NFT nüshasının mülkiyet hakkı, eser üzerindeki fikri hakların da mülkiyet hakkına sahip olunduğu anlamına gelmeyeceğinden eser sahibi aynı eseri başka hukuki ilişkilere de konu edebilecektir. Diğer bir ifadeyle taraflar arasında çoğaltım ve NFT nüshasının yayımına ilişkin lisans sözleşmesi akdedilmiş olması eserin eser sahibi tarafından 3. kişilere satılmasına engel olmayacaktır.
Eserin NFT formatının satışının ise halihazırda Türk Hukuku’nda bu konuya ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığından riskli olduğunu belirtiriz. Öyle ki, NFT satışları, akıllı sözleşmeler[4] vasıtasıyla yapılmakta ve satış yapılması adına kripto para cüzdanı açılması gerekmekte olup NFT nüshasını devralan olarak kripto varlık ile ödeme alınması, Ödeme Varlıklarında Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik’e (“Yönetmelik”) aykırı olarak değerlendirilmektedir. Zira Yönetmelik’in 3. maddesinin 2. fıkrası ile kripto varlıkların ödemelerde kullanılamayacağı açıkça hüküm altına alınmıştır.
5. Sonuç
Sonuç olarak; güzel sanat eserinin NFT’ye dönüştürülmesinde amaçlanan hukuki işlemin somut olaya uygun şekilde belirlenmesi önem arz etmektedir. Eğer ki, güzel sanat eserinin NFT’ye dönüştürülerek satışının yapılması isteniyor ancak eser sahibinin diğer hakları korunmak isteniyorsa eserin NFT formatına getirilerek çoğaltılmasına ilişkin lisans sözleşmesi akdedilmesi yerinde olacak; öte yandan, bir eserin NFT nüshasını oluşturarak bu nüshayı devralıp satışını yapacak kişi ayrıca eserin mülkiyet hakkına da sahip olmak istiyorsa bu durumda devir sözleşmesinin akdedilmesi yerinde olacaktır.
Öte yandan, Türkiye’de mevcut güncel mevzuat ve düzenlemeler doğrultusunda kripto varlıkların ödeme aracı olarak kabul edilmediğini dolayısıyla NFT satışlarında kripto varlık ile ödeme alınmasının riskli olduğunun da unutulmaması gerekmektedir. Zira bu durumda karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde karşılık borçlardan birisi olan ödeme maddesinin taraflarca kararlaştırılmadığı kabul edilecektir. Hal böyle olunca, Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş içtihatlarına göre belirlenmemiş bedelin rayice göre tespit edilmesi olsa da[5], sözleşmenin esaslı unsurlarında anlaşılmadığından dolayı sözleşmenin geçersizliği dahi gündeme gelebilecektir.[6]Söz konusu riskin bertaraf edilmesi adına ve kripto varlıkların oldukça popüler hale gelmesi göz önünde bulundurulduğunda kripto varlıkların ödemelerde kullanılmayacağı düzenlemesi yerine Avrupa’nın bazı ülkelerinde bazı hizmetlerde olduğu gibi[7] bu varlıkların hangi alanda ödeme aracı olarak kullanılabileceğine ilişkin düzenleme yapılmasının isabetli olacağı görüşünde olduğumuzu belirtiriz.
Av. Yağız Örskıran & Av. Beste Güneş Tımaç
Özay Hukuk Bürosu
[1] “Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade eder.” (FSEK 1/b-a)
[2] Dr. Semih Sırrı Özdemir, “Sanat Eserlerinin Menkul Kıymetleştirilmesinde Bir Araç Olarak Gayri Misli Sanal Jetonlar (NFT) ve Sahiplerine Sağladıkları Fikri Hakların Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Eylül 2021, Cilt 37/3,
[3] “Somut olayda, davacının yayımcısı ve dağıtımcısı olduğu kitapların satışının yapılması ile artık satış hakkı tükendiğinden davacının, başkalarını satışa çıkarılan kitapların satışını yapmama yönünde engellemesi FSEK 23/II.c.2 hükmü gereğince mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır.” (İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 12.09.2019, E.2017/507, K. 2019/359 numaralı kararı)
[4] Akıllı sözleşme(smart contract): Alıcı ve satıcı arasındaki sözleşmenin doğrudan kod satırlarına yazılmasıyla işleyen bir tür sözleşmelerdir. Buradaki kod ve sözleşmeler dağıtılmış; merkezi olmayan bir blokzincir ağı üzerinde bulunmaktadır.
[5] “Borçlar Hukukunun genel kuralına göre karşılıklı borçları kapsayan akitlerde karşılık borçlardan birisinin akit yapanlarca belli edilmemiş olması halinde bu borç mahkemece rayiç esas tutularak belli edilir. Nitekim, bir satış akdinde mal parası veya kira akdinde kira parası, hizmet akdinde işçi parası, istisna akdinde iş parası belli edilmiş değilse bu karşılıklar, rayice göre hükmedilir. Yargıtayın kökleşmiş içtihatları da bu yoldadır…” (Yarg. İBK, 18.11.1964, E. 1964/2, K. 1964/4)
[6] “Kira sözleşmesi yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak da vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar.” (Yargıtay 1. HD, 05.04.2012, E. 20120/3423, K. 2012/4001)
[7] https://www.euronews.com/next/2021/12/04/paying-with-cryptocurrencies-these-are-the-major-companies-that-accept-cryptos-as-payment