Hukuka aykırı olarak elde edilen kayıtların yayınlanması

Jun 30, 2017

Türk Hukuku’nda haberleşme hürriyeti, bu hürriyetin ihlali ile kişilerin telefon görüşmelerinin ve görüntülerinin gizli olarak kaydedilmesi ve yayınlanmasının kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediği ve bu tür saldırılara uğrayan kişiler yararına tazminata hükmedilip edilemeyeceği uzun süredir tartışma konusudur.

Günümüzde düşünce açıklama ve yayma hürriyeti ile görüntülü ve yazılı basına kullandığı basın ve yayın hürriyeti vasıtasıyla kişilerin özel ve aile hayatlarına, konut dokunulmazlığına, muhaberatının gizliliğine, yerleşme ve seyahat hürriyetlerine ve şahsiyet haklarına çeşitli müdahaleler yapılmakta ve çoğu zaman bu müdahaleler hukuka aykırı nitelik taşıdıkları için kişi ve toplum tarafından olumlu karşılanmamaktadır.

Haberleşme hürriyeti, genel hatlarıyla Anayasa’nın 22. maddesinde düzenlenmektir. Söz konusu hükme göre; herkes haberleşme hürriyetine sahiptir ve haberleşmenin gizliliği esastır. Kanunun açıkça gösterdiği hallerde, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin yazılı emri bulunmadıkça haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda (“TCK”) düzenlenmiş olan özel yaşama ve yaşamın gizli alanına dair suçlar arasında, haberleşmenin gizliliğinin ihlali (TCK m. 132), kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması (TCK m. 133), kişisel verilerin kaydedilmesi (TCK m. 135) ve verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme (TCK m. 136) yer almaktadır. TCK’nın 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğinin ihlali suçu düzenlemiştir. Maddeye göre;

“(1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

Maddeden görülebileceği üzere haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kişiler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Özel yaşamın gizliliği bu suçun hukuksal konusunu oluşturmaktadır ve ihlali suç teşkil etmektedir. Genel bir suç olan bu suçta haberleşmenin tarafı olan kişiler dışında herkes fail olabilir. Kişinin yaptığı haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın alenen ifşa etmesi suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal etmesi durumda ise fail haberleşmenin taraflarından biri olabilir. (TCK m 132/3). Suçun işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur (TCK m. 140). Suçun mağduru temel olarak haberleşmenin tarafı olan kişilerdir. Ancak kişi rıza verdiği ve iletişim kurduğu karşı tarafın rızasını da aldığında haberleşmeyi ifşa edebilir; aksi takdirde mağdur olan taraf konuşmadaki diğer kişidir.

Suçun maddi konusu ise haberleşme araçları ve içeriğidir. Haberleşmenin gizliliğinin ihlal suçunun en önemli kısmı haberleşmenin belli kişiler arasında yapılması ve kişisel olmasıdır. Haliyle, anonim ve genel nitelikli haberleşmeler buna dahil değildir; örneğin, reklam konuşmaları, reklam broşürleri el ilanları gibi şeyler belli kişiler arasında geçmediğinden ve kişisel olmadığından suç teşkil etmez.

Bu suçun eylemi kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek olarak nitelendirilmektedir. Kişiler arasındaki haberleşmenin ne suretle yapıldığının suçun oluşumu açısından önemi yoktur. Haberleşme her türlü yapılabilir; örneğin, e-posta, telefon, telgraf ve mektup haberleşme araçlarına örneklerdir.

Eylemin bir diğer önemli parçası ise kişiler arasındaki haberleşme içeriklerinin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesidir. Bu suç da TCK’nın 132. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile yaptırıma tabi tutulmuştur. İfşa en genel anlamıyla gizli bir şeyi ortaya dökmek, açığa vurmak, yaymak veya ilan etmek anlamına gelmektedir. Bu durumda hukuksal kapsamdaki ifşa, haberleşme içeriklerinin yayılması ve yetkisiz kişilerce öğrenilmesini sağlaması anlamına gelmektedir. Söz konusu haberleşmenin ifşa edilmesi halinde ise madde uyarınca failler iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

İlgilinin, yani mağdurun rızası olduğu takdirde söz konusu suçun oluşmayacağı açıktır. Aynı zamanda, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu, kasten işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşabilmesi için kast yeterli olup failin ‘saiki veya amacı’ önem taşımamaktadır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında şu sonuçlara varmak mümkündür: Kişinin özel yaşamının gizliliğine dokunulamaz, rızası dışında kamuya açıklanamaz; bunlar kişinin gizli alanını oluşturur. Bu kapsamda kişilerin haberleşme içeriklerinin söz konusu içerik hukuka aykırı olsa dahi konuşmalarının gizlice dinlenmesi veya görüntüsünün gizli kamera ile kayda alınması, şahsın kişilik haklarına ve özel yaşamına saldırı niteliği taşır.

Av. Hakkı Ceyhun Pınar