İİK Madde 24 Uyarınca Menkul Teslimi Takibi

Apr 01, 2025
  1. Giriş

2004 sayılı Türk İcra İflas Kanunu’nun (“İİK”) 24. Maddesi uyarınca “Bir taşınırın tesli[1]mine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.” Hükmedilmiştir. Bu çerçevede, bir taşınırın teslimine ilişkin elinde ilam bulunan alacaklı, taşınırın teslimini icra yolu ile talep edebilecektir. Bu çalışmada, uygulamada sıklıkla karşılaşılan "Örnek 2 – Taşınır Teslimine Veya Taşınmaz Tahliye Veya Teslimine İlişkin İcra Emri" kapsamında yürütülen takip türü incelenmiştir.

  1. Takip Talebi ve İcra Emri

Öncelikle açıklamamız gerekir ki; elinde taşınırın teslimine ilişkin ilam / tüketici hakem heyeti kararı bulunmayan alacaklı taşınırın teslimine ilişkin icra takibi başlatamayacaktır. Taşınır teslimi ancak Taşınır Teslimine Veya Taşınmaz Tahliye Veya Teslimine İlişkin İcra Emri’nin konusu olabileceği gibi mahkeme ilamının ifası icra emri ile mümkün olmaktadır. Taşınır teslimine ilişkin elinde mahkeme ilamı bulunmayan alacaklı ancak menkul bedelini Örnek 7 – İlamsız Takipte Ödeme Emri ile talep edebilecek ve bu takip türüne ilişkin usule bağlı olacaktır.

Taşınır teslimi ile anlatılmak istenen davalı/borçlunun elinde bulunan ve hukuki teamüller gereği davacı/alacaklıya teslimi gereken bir menkulün mahkeme kararı ile yine davalı/borçlun tarafından davacı/alacaklıya teslimine karar verilmesidir. Günümüzde sıklıkla tüketici hakem heyeti kararlarına konu olan bu hukuki uyuşmazlık türü; ürünün ayıplı çıkması sebebiyle ayıpsız misli ile değişim, online alışveriş kapsamında bedeli ödenen ve fakat teslim edilmeyen ürünün / ya da üretici tarafından teslim edilen ve fakat bedeli ödenmeyen ürünün teslimi gibi somut vakalar olarak ortaya çıkmaktadır.

Menkulün teslimine ilişkin mahkeme kararını icra takibine konu eden alacaklı yalnızca menkulün teslimini talep edebilir; yoksa taşınır malın değeri için ilamlı takip yapamayacaktır.1

Mahkeme ilamına uygun hazırlanmış takip talebi icra müdürlüğüne sunulduktan sonra hazırlanan icra emrinde teslimi talep edilen menkul mal, teslim için 7 günlük süre ihtarı, bu süre içerisinde teslim gerçekleşmez veya tehir-i icra kararı sunulmaz ise ilam hükmünün zorla icra olunacağına yer verilir.

  1. İcra Emrinin Tebliği ile Borçlunun Taşınır Malın Teslimi

Borçlu, kendisine usulüne uygun tebliğ edilen icra emrine rağmen taşınırı teslim etmez veya eksik teslim ederse, alacaklının talebiyle icra müdürlüğü tarafından taşınır zorla teslim alınabilir. Bu durum, taşınırın fiilen borçlunun yedinde bulunması halinde mümkün olabilir.

  1. Taşınır Malın Borçlunun Yedinde Bulunmaması

Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, böyle bir durumda taşınırın teslimine dair ifa imkansızlığı, takibin konusunun taşınır bedeline dönüşerek giderilir. Bu husus İcra İflas Kanunu’nun 24/3 ve 24/4 Maddesinde açıkça ifade edilmiştir:

Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir.

Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.

Fakat taşınır teslimi borcunun, taşınır bedelinin ödenmesi şeklinde para borcuna dönüşebilmesi için öncelikle icra müdürlüğünce borçlunun mahalinde yapılacak araştırma ile menkulün teslimin mümkün olmadığının tespiti ile mümkündür. Borçlunun tek başına beyanı kabul edilmemekteyse de yine günümüzde çok sayıda bayisi bulunan ve borçlu sıfatını haiz üreticinin elinde menkulün bulunmadığının tespiti için icra müdürlüğü tarafından tek tek tüm bayilerin ve depoların araştırılması oldukça zordur.

Burada resmi stok sayım dökümleri ve benzeri kayıtların sunulması şeklindeki borçlu beyanının teslim borcunun para borcuna dönüşebilmesi için yeterli sayılabileceği görüşündeyiz. Aksi taktirde bu araştırma için harcanacak süre alacaklının alacağına kavuşması sürecini de uzatacak ve alacaklının aleyhine sonuç doğuracaktır.

Taşınır teslimin para borcuna dönüşmesi halinde ise taşınır bedelinin nasıl belirleneceği önem arz etmektedir. Taşınır bedelinin ilamda yer alması halinde taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerinin faizi ile birlikte talep edilmesi mümkündür.2 [2]Zira muhtıranın tebliği ile borçlu temerrüde düşmüş sayılacaktır.3 Böyle bir durumda uygulanacak faiz türünün tarafların uyuşmazlıktaki rollerine göre değişebileceği de Yargıtay kararlarında yer verilen bir husustur. Örneğin taraflardan biri tacir ise menkul bedeline işletilecek faiz türü ticari faiz olarak belirlenebilecektir.[3]

Fakat bu talep alacaklının takibe konu mahkeme ilamına konu davasında “taşınırın teslimi / teslim mümkün değilse tahsili” şeklinde terditli talepte bulunması ve mahkeme ilamının bu terditli talebe göre hüküm vermesi ile mümkün olacaktır.

Alacaklı / davacı tarafından yalnızca taşınırın teslimine ilişkin dava ikame edilmiş ise mahkeme yalnızca teslime ilişkin hüküm kuracak, menkul bedeline ya da bedelin tahsiline ilişkin hüküm kuramayacaktır. Bu halde 2 yol mevcuttur:

  1. Alacaklı ve borçlu taşınır bedeli hususunda anlaşacaklar ve borçlu bu bedeli ödeyerek borcundan kurtulacaktır.
  2. Taşınır bedeli icra müdürlüğü tarafından gerekli araştırmalar yapılarak belirlenecektir. Bu araştırmanın kapsamına, ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılması ya da atanacak bir bilirkişi yardımı ile kıymet takdir raporunun hazırlanması gibi çok sayıda yol girmektedir. Yine belirtmek gerekir ki, tarafların hazırlanacak kıymet takdir raporuna karşı itiraz hakları bulunmaktadır.

Taşınır bedelinin belirlenmesi ile artık para borcundan sorumlu olan borçlu, kıymet takdir raporuna itiraz etmemiş / itiraz ile yeni bedel belirlenmemiş / itiraz ile yeniden değerlendirme yapılmış ve değer değişmiş ise bu bedelin ödenmesinden sorumludur. Bedelin ödenmemesi halinde herhangi bir muhtıra ya da yeni bir icra/ödeme[4] emri gönderilmeksizin alacaklının talebi ile icra müdürlüğü tarafından borca yeter tutarda malın haciz işlemlerine geçilmesi ve alacağın bu şekilde tahsili mümkün olacaktır.

  1. Değerlendirme ve Sonuç

İşbu makalemiz ile İcra İflas Kanunu Madde 24 kapsamında taşınır teslimine ilişkin ilamların Örnek 2 - Taşınır Teslimine Veya Taşınmaz Tahliye Veya Teslimine İlişkin İcra Emri ile mümkün olduğu, öncelikle taşınır tesliminin gerçekleştirilmesi fakat aynen teslimin mümkün olmaması halinde takibin para borcuna dönüşmesi usulü incelenmiştir. Globalleşen dünyada üreticinin borçlu sıfatına haiz olduğu bu gibi uyuşmazlıklarda, taşınırın tesliminin mümkün olmadığının tespiti uygulamada en sık rastlanan zorluk olmakla bu nedenle, taşınırın fiilen tesliminin mümkün olup olmadığının tespiti sürecinde kamu kaynaklarının ve yargı sisteminin verimli kullanımı açısından etkin yöntemlerin geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Diğer yandan takibe dayanak ilamlarda çoğunlukla ayıplı malın misli ile değişimine ilişkin hüküm kurulurken, alacaklı yeddinde bulunan ayıplı malın davalı/borçluya iadesine ilişkin hüküm kurulmaması, borçlunun bu ayıplı mal teslim almasına ve teknik teamüllere uyularak tamirini sağlaması ya da başka ilgili üçüncü bir merciye rücu hakkını kullanmasına engel teşkil etmektedir.


Özay Hukuk Bürosu,
Av. Zeynep Ece Şişman Abay

 

 

[1] Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Adalet Yayınevi, Nisan 2013, sf. 959

[2] 12. Hukuk Dairesi, 2007/1842 E. , 2007/4622 K., 13.03.2007 T. “Bu durumda, takip konusu mahkeme ilamında eşyaların değeri belirlendiğine göre bu değer üzerinden icra müdürlüğünce faiz yürütülerek hesaplama yapılmasında yukarıda belirtilen yasaya uymayan bir yön yoktur. Mahkemece, eşyaların talep tarihindeki değerine göre belirlenmesi zorunluluğu İİK"nun 24/4-son bendinde belirtildiği durumda yani taşınır malın değerinin ilamda yazılı olmadığı halde mümkündür. Bu durumda mahkemece şikâyetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

[3] Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuk El Kitabı, Adalet Yayınevi, Nisan 2013, sf. 962

[4] Oskay/Koçak/Deynekli, Doğan 1. Cilt, s. 410-411,12. Hukuk Dairesi, 22.09.2004,14932/19937